BAYRAMLAŞMA BAYRAMI
(Karagöz gelir, içeri girerler.)
HACİVAT - Karagöz'üm hoş geldin!...
KARAGÖZ - Hoş bulduk Hacı Cavcav, hoş bulduk!... Ver elini
öpeyim!
HACİVAT - Efendim, bu ne el öpmesi?...
KARAGÖZ - Pataklarım ha, öğrenemedin mi? Bayramlaşma el öpmesi
tabi...
HACİVAT - Tamam, biliyorum da, bayramın daha ilk gününde bu
kaçıncı bayramlaşma?
KARAGÖZ - Köftehor, kaçıncı olursa olsun, bayramlaşma kötü mü?
HACİVAT - Canım kötü olur mu? Bayram güzel, bayramlaşma çok
güzel ama...
KARAGÖZ - İyi ya, benim bayramın ilk günü fırsat buldukça
senin elini öpmem de hepsinden güzel...
HACİVAT - Artık yeter efendim! Bayram namazından sonra sabah
câmide bayramlaştık.
KARAGÖZ - Yalan söyleme! Bayram bahşişi almak herkesin içinde
ayıp olur diye dışarıda bayramlaştım.
HACİVAT - Her ne ise... Beraber yürüdük, evlerimize ayrılırken
tekrar bayramlaştın! Yine ses çıkarmadım.
KARAGÖZ - Hele ses çıkar da göreyim. "Hacivat benimle
bayramlaşmıyor, elini öptürmüyor" diye bağırırım.
HACİVAT - Zaten ben de, sana inanan çıkar da eşe dosta bayram
günü rezil olurum diye çekiniyorum.
KARAGÖZ - İyi yapıyorsun Hacı Cavcav!...
HACİVAT - İyi yapıyorum ya, durmadan elini öpen sadece sen
olsan ona da razıyım. Çocukların torunların daha câmide iken senin arkanda
kuyruk olmaya başladı.
KARAGÖZ - Ağzını bozma, bayram demem pataklarım. Köftehor ben kedi miyim de arkamda kuyruk uzasın?
KARAGÖZ - Ağzını bozma, bayram demem pataklarım. Köftehor ben kedi miyim de arkamda kuyruk uzasın?
HACİVAT - Yani, sen elimi öperken bir bakıyorum ki onlar da
arkanda sıraya girmişler.
KARAGÖZ - Ne olacak ya?... Senin arkanda sıraya girecekler de,
senden sonra ben çocuklarımın, torunlarımın mı elini öpeceğim?
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Öyle değil... Yani onların
da senden sonra el öpmelerine de bir şey dediğim yok amma.
KARAGÖZ - Eeee, amması ne demek oluyor?
HACİVAT - Bahşişini almadan önümden çekilmiyorsunuz.
KARAGÖZ - Senin iyiliğin için öyle yapıyoruz.
HACİVAT - O nasıl oluyor bakalım?
KARAGÖZ - Köftehor, el öpüp de bayram bahşişimizi almasak
görenler ne der?
HACİVAT - Hiçbir şey demezler...
KARAGÖZ - Ben öğretirim. "Hacivat, bayramda elini öpen
Karagöz ile çocuklarına ve torunlarına bahşiş vermedi, çok ayıp etti"
derler.
HACİVAT - İşin aslını astarını bilmezlerse tabii ayıplarlar.
Fakat ben de senin çocuklarını torunlarını peşine takıp, benden bahşiş almak
için kaç defa elimi öptüğünü söylersem ya sana ne derler?
KARAGÖZ - Bir şey demezler, beni ayıplamazlar.
HACİVAT - Allah Allah, neden?...
KARAGÖZ - Köftehor, sen Hacivat'sın, Ben Karagöz'üm!... Hem
gülüp geçerler, hem de "Aferin, Karagöz ne akıllı, işini bilen
adammış..." derler.
HACİVAT - Hiç güleceğim yoktu. Hah hah hah!...
KARAGÖZ - Hah hah ya, ben seni şimdi iyi güldürürüm. Unuttum
zannetme de hele şu el öpme bayram bahşişimi ver bakalım Hacı Cavcav!
HACİVAT - Pekâlâ, az olacak ya kusura bakma! (Verir.)
KARAGÖZ - Zararı yok, üstünü sonra tamamlarsın! (Alır.)
HACİVAT - Nasıl oldu da bu sefer yalnız geldin?
KARAGÖZ - Kim dedi yalnız geldiğimi? Çoluk çocuk da yola
çıkmışlardır. Sen paraları hazırla.
HACİVAT - Aman Allah'ım, sen bana sabır ver!
KARAGÖZ - Tamam Hacı Cavcav, anlaştık! Allah sana sabır
versin, sen de bize her bayramda el öptükçe bahşiş ver. (Karagöz ve sonra
Hacivat giderler.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler