24 Eylül 2013 Salı

İftarın Böylesi

İFTARIN BÖYLESİ

(İki arkadaş yolda karşılaşırlar.)
HACİVAT - Aman efendim, canım efendim! Böyle nereden gelip nereye gidiyorsun Karagöz'üm?
KARAGÖZ - Hay hay, dereden gelip dereye gidiyorum. Hacı Cavcav!
HACİVAT - Hah hah hah!... Seninle anlaşıp konuşmak için bin düşünüp bir söylemek lâzım... Söylediklerime hemen de neler bulup benzetiyorsun, neler uydurup yetiştiriyorsun!
KARAGÖZ - Köftehor, benzettiklerimle uydurduklarım hoşuna gitmiyorsa başka arkadaş bul kendine!

HACİVAT - Canım yalnız benim değil, bütün dünyanın hoşuna gidiyor amma bazen de insanın canını sıkıyorsun?
KARAGÖZ - Beni rahat bırak da kendi yoluna git!
HACİVAT - Ne demek efendim, konuşa konuşa beraberce gidiyoruz işte... Şu mübarek Ramazan gününde bakıyorum çok neşelisin!
KARAGÖZ - Hiç sorma Hacı Cavcav, öyle neşeliyim ki içimden seni güle oynaya bir güzel pataklamak geliyor.
HACİVAT - Karagöz'üm bırak şimdi şakadan pataklama laflarını da yüzünde güller açıyor.
KARAGÖZ - Haklısın, yüzümde güller açıyor, kulaklarım karanfil saçıyor, burnumda menekşeler uçuyor.
HACİVAT - Aman Karagöz'üm, maşallah, ne güzel şair gibi konuştun.
KARAGÖZ - Hay hay, istersem Mahir gibi, istersem Karagöz gibi konuşurum.
HACİVAT - Her neyse, Ramazan'la aranız nasıl bakalım?
KARAGÖZ - Çok iyiydi amma dün bozuştuk Hacı Cavcav!
HACİVAT - Vah vah, ne oldu da orucu bozdun canım?
KARAGÖZ - Pataklarım ha, ne oruç bozması?
HACİVAT - Efendim "Dün bozmuştuk!.." demedin mi?
KARAGÖZ - Köftehor, bakkal Ramazan'ı sormadın mı? Tam Ramazan başında veresiyeyi kesti de aramız bozuldu.
HACİVAT - Allah iyiliğini versin, ben o Ramazan'ı söylemiyorum. Yani oruçla, iftarla aran nasıl?
KARAGÖZ - Benim aram çok iyi de cüzdanımın arası yok!
HACİVAT - Hah hah hah!... Aman Karagöz'üm beni güldürmesen olmuyor. Ramazan'dan sonra sana iyi bir iş bulurum, borçlarını da ödeyip rahat edersin...
KARAGÖZ - Allah razı olsun Hacı Cavcav!
HACİVAT - Cümlemizden efendim... İnsanlık öldü mü? şurada yediyüz küsür yıllık dostluğumuz var.
KARAGÖZ - Aman birader, dostluk dedin de aklıma geldi. Bizi bu akşam iftira davet etsene!

HACİVAT - Canım ben zaten davet edecektim amma... Sen iftira kendini zorla davet ettiriyorsun.
KARAGÖZ - Pataklarım ha, sana yardım ediyorum.
HACİVAT - Canım efendim, iftira gelmek için aramızda teklif mi var?
KARAGÖZ - Aman ne iyi Hacı Cavcav! (Vurur.)
HACİVAT - Karagöz'üm ne vuruyorsun?
KARAGÖZ - Öyleyse sahura da davet etsene! (Vurur.)
HACİVAT - Efendim vurmaya ne lüzum var, sahura da buyurun!
KARAGÖZ - Hangi iftira, hangi sahura buyuralım Hacı Cavcav?...
HACİVAT - İkisine de istediğiniz zaman buyurun!...
KARAGÖZ - Köftehor, dün akşam yatakları da sırtlanıp geldik ama evde yoktunuz?
HACİVAT - Şey Karagöz'üm... Biz de iftira davetli idik ama haber verseydiniz gitmezdik...
KARAGÖZ - Öyleyse her akşam evde durun!
HACİVAT - Canım öyle şey olur mu?
KARAGÖZ - Pataklarım ha!... Başka yere davetli olsak bile oradan çıkıncı size yine geliriz.
HACİVAT - Karagöz'üm her akşam beklenir mi?
KARAGÖZ - Beklemezseniz bizim iftar payımızı hergün gönderin!
HACİVAT - Eh, bu daha iyi... Şey, iyi de dün akşam yataklarınızla neden geldiniz anlayamadım?
KARAGÖZ - Köftehor, sahura da kalkacaktık... O saatten sonra eve gidecek hâlimiz yok ya... Yatak sırtımızda yollarda mı uyuyalım? (Karagöz gider.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkürler