ALFABEYİ SÖKMEK
(İki arkadaş yürüyorlar.)
HACİVAT - Eeee, görüşmeyeli nasılsın Karagöz'üm?
KARAGÖZ - Köftehor, hergün görüşüyoruz ya!...
HACİVAT - Canım lafın gelişi öyle denir. Yani dünden beri
nasılsın, neler yapıyorsun?
KARAGÖZ - Bulduğum her işi yapıyorum.
HACİVAT - Aferin, boş duranı kimse sevmez! Keşke okuma yazman
da olsaydı hiç işsiz kalmazdın!
KARAGÖZ - Boş kaldıkça çalışıyorum ya...
HACİVAT - Çok iyi!... Neredesiniz?...
KARAGÖZ - Bizim evdeyiz...
HACİVAT - Canım öyle değil, yani çalışmanın neresindesiniz
demek istiyorum?
KARAGÖZ - Çalışmanın içindeyiz Hacı Cavcav!
HACİVAT - Allah iyiliğini versin, sana nasıl anlatmalı? Ne
çalışıyorsunuz?
KARAGÖZ - Bilmiyor musun, ilkokul birinci sınıf kitaplarına
çalışıyoruz.
HACİVAT - Efendim, onu biliyorum! Haftalar evvel alfabeye
başlamıştınız. Harfleri söktün mü?
KARAGÖZ - Ben söktüm de hanım kaybolmasınlar diye tekrar
yerlerine dikiyor.
HACİVAT - Öyle değil, yani harfleri artık tanıyor musun?
KARAGÖZ - Tabii tanıyorum da birbirimizi görünce selamlaşıyoruz.
HACİVAT - Senin bugün yine tersliğin üstünde.
KARAGÖZ - Köftehor, seni görünce tersim dönüyor.
HACİVAT - Pekâlâ, heceliyor musun?
KARAGÖZ - Hay hay, geceliyorum.
HACİVAT - Değil efendim, yani yanyana gelen harflerin sesini
verebiliyor musun?
KARAGÖZ - Ben ses veriyorum, onlar da bir ağızdan şarkı
söylüyorlar.
HACİVAT - Sinirlenmemek için kendimi zor tutuyorum. Bana güzel
cevaplar versen sana yardım edeceğim ama fırsat vermiyorsun ki...
KARAGÖZ - Köftehor, yardım ettin de "Olmaz" mı
dedim.
HACİVAT - Pekâlâ, bizim alfabede kaç tane harf var?
KARAGÖZ - Herkesin kendi alfabesi oluyorsa sizin alfabede kaç
harf olduğunu ne bileyim.
HACİVAT - Allah Allah!... Yani Türk alfabesinde kaç harf var
biliyor musun?
KARAGÖZ - Onu bilmeyecek ne var!
HACİVAT - Aferin, söyle bakalım?
KARAGÖZ - Önce sen söyle ki kendin biliyor musun göreyim!
HACİVAT - Canım bilmesem ben okuyup yazabilir miyim! Tabii
yirmi dokuz harf var Karagözüm!
KARAGÖZ -Aferin, ben de öyle söyleyecektim Hacı Cavcav!
HACİVAT - Neyse... İlk harfin adı nedir?
KARAGÖZ - Köftehor aklımı karıştırma! Harflerin adı soyadı da
mı oluyor?
HACİVAT - Seni ders çalıştırırken oğlun nasıl sabrediyor,
"İmdat" diye bağırmıyor, aferin çocuğa!
KARAGÖZ - Oğlumu harflere karıştırmam!
HACİVAT - Efendim ilk harfin adı aaaaa'dır. Neymiş?...
KARAGÖZ - Aaaaaaadır!...
HACİVAT - Aaaaadır değil, aaaaa!...
KARAGÖZ - Hacı Cavcav, bu harfin adı bizim alfabede çok kısa
idi ama senin ağzında lastik gibi uzadı.
HACİVAT - Sen kısasını öğren yeter a...
KARAGÖZ - Gördün mü, ben de sana öğretiyorum.
HACİVAT - Pekâlâ, daha sonra hangi harfler gelir?
KARAGÖZ - Bilmeyecek ne var, öteki harfler gelir.
HACİVAT - Efendim, be, ce, çe, de..
KARAGÖZ - Hay hay, peçete gelir. yemek mi var?...
HACİVAT - Hay peçete gözüne girsin! Kaç tane sesli harf olduğunu da bilmiyorsun değil mi?
KARAGÖZ - Harflerin hepsi seslidir Hacı Cavcav!
HACİVAT - Kim söyledi?... KARAGÖZ - Kimse söylemedi ama harfin sesi çıkmazsa onu nasıl okuruz? Sen beni kandırıyorsun!
HACİVAT - Sen okuma yazma öğrenirsen, kediler de alfabeyi öğrenirler. (Hacivat, sonra Karagöz giderler.)
HACİVAT - Hay peçete gözüne girsin! Kaç tane sesli harf olduğunu da bilmiyorsun değil mi?
KARAGÖZ - Harflerin hepsi seslidir Hacı Cavcav!
HACİVAT - Kim söyledi?... KARAGÖZ - Kimse söylemedi ama harfin sesi çıkmazsa onu nasıl okuruz? Sen beni kandırıyorsun!
HACİVAT - Sen okuma yazma öğrenirsen, kediler de alfabeyi öğrenirler. (Hacivat, sonra Karagöz giderler.)
KARAGÖZ İLE HACİVAT: İŞKEMBE ÇORBASI
YanıtlaSilHacivat evden çıkar, bir koşu gidip Karagöz'ün evinin kapısını çalar. Karagöz kapıyı açar.
Hacivat: " Karagözüm, koş, hanım işkembe çorbası pişirdi. "
Karagöz: " Hanım işkence çorbası mı pişirdi? "
Hacivat: " İşkencenin çorbası mı olurmuş? İşkembe çorbası: Bol sirkeli, sarımsaklı. "
Karagöz: " Beni evine götürüp işkence mi yapacaksın? "
Hacivat: " Aman Karagözüm, ne işkencesi? Seni çorba içmeye çağırdım. "
Karagöz: " Demek bana işkence yapmaya kararlısın? Seni kolculara söyleyeyim de falakaya yatırsınlar. "
Hacivat: " Aman Karagözüm, etme eyleme. Beni kolculara teslim etme. "
Karagöz: " Sakın buradan ayrılma. Tabanlarına on sopa ye de aklın başına gelsin. "
Karagöz gidince Hacivat evine döner ve samanlığa saklanır. Karagöz ile kolcular, biraz aradıktan sonra, Hacivat'ı samanlıkta bulur. 1. kolcu Karagöz'e sorar: " Bu sana ne yaptı? "
Karagöz: " Beni evine çağırdı. İşkence yapacakmış. Sonra da pişirip çorbamı içecekmiş. On sopa vurun da akıllansın. "
2. kolcu: " Yüz sopa vuralım "
1. kolcu: " O kadarı fazla. Elli sopa yeter. "
Çaresiz kalan Hacivat, Karagöz'ün boynuna sarılır: "Aman Karagözüm, sen büyüksün. Suçum azdır. On sopa yeter. "
Karagöz'ün demesiyle kolcular on sopa vurup gider. Karagöz Hacivat'ı ayağa kaldırır, sırtına biner, çevrede dolaştırır. Böyle yapmasının sebebi, Hacivat'ın tabanlarının şişmesini önlemektir. Yoksa Hacivat yürüyemez hale gelirdi.
Karagöz'den ayrıldıktan sonra Hacivat ağır aksak evine doğru giderken, düşüncelere dalar: " Söylediklerimi yanlış anlayan Karagöz'e mi kızsam, beni dinlemek zahmetine katlanmayan kolculara mı kızsam bilemedim. Belki her üçüne kızmak daha doğru. Bu dünyada niye böyle haksızlıklar, adaletsizlikler olur, onu da çözemedim. Gel de isyan etme. "