BİLGİ DAĞARCIĞI
(İki arkadaş beraber yürüyorlar.)
HACİVAT - Karagöz'üm yüzyıllardır herkesi
güldürürsün ama senin yüzünün güldüğünü ben pek kolay kolay göremiyorum.
KARAGÖZ - Köftehor, benim gibi bir gün iş bulur, üç gün işsiz kalırsan sen de gülmezsin!
KARAGÖZ - Köftehor, benim gibi bir gün iş bulur, üç gün işsiz kalırsan sen de gülmezsin!
HACİVAT - Canım hemen kızma! Bakıyorum bugün
gözlerinin içi gülüyor da onun için söyledim.
KARAGÖZ - Hay hay, gözlerimin içi gülüyor,
burnumun dışı göbek atıyor, kulaklarımın kenarı yerlere yatıyor.
HACİVAT - Hah hah hah!... Yine yanlış
anladın, yani bugün pek neşelisin!
KARAGÖZ - Öyle söylesene!
HACİVAT - Pekalâ, böyle neşeli olmanın sebebi
ne acaba?
KARAGÖZ - Hiç sorma Hacı Cavcav, meğer
bilgili olmak ne güzel şeymiş!...
HACİVAT - Haklısın Karagöz'üm ama bunun
neşeli olmakla ne ilgisi var?
KARAGÖZ - Olmaz olur mu? Kaç gündür oğlum
bana ilkokul ders kitaplarını okuyor.
HACİVAT - Şimdi anladım... Çok güzel ama
kendin neden okumaya başlamadın?
KARAGÖZ - Köftehor bir yanda da okuma-yazma
çalışıyorum. Sonra tekrar kendim okuyacağım.
HACİVAT - Desene bilgi dağarcığını
dolduruyorsun!
KARAGÖZ - Bilgi kabarcığımı dolduruyorum.
HACİVAT - Efendim kabarcık doldurmak falan
değil, yani bilgin artıyor.
KARAGÖZ - Hay hay, hem de neler neler
öğreniyorum. Hele dünyanın döndüğünü hiç bilmiyordum da hemen belime bir ip
hazırladım.
HACİVAT - Allah Allah belindeki ip ne olacak?
KARAGÖZ - Dünya olmadık zamanda hızlı dönmeye
başlarsa, beni birden bulutlara fırlatmasın diye kendimi hemen belimden bir
yere bağlayacağım.
HACİVAT - Karagöz'üm, anlaşılan senin bilgin
de artsa saçmalamaktan vazgeçmeyeceksin!
KARAGÖZ - Asıl sen saçmalama da, kendine
sağlam bir ip bulup beline sar!
HACİVAT - Sen şimdi ipi bırak da
soracaklarıma cevap ver. Bakalım neler öğrenmişsin?
KARAGÖZ - Sor da hemen vızır vızır cevabını
al!
HACİVAT - Aferin!.. Önce matematik...
KARAGÖZ - Mavi patik öğrenmedim.
HACİVAT - Değil efendim, yani hesap, kitap...
Meselâ iki iki daha ne eder?
KARAGÖZ - Bunu bildim Hacı Cavcav, iki tane
iki eder.
HACİVAT - Allah iyiliğini versin, ne
bilmesi...
KARAGÖZ - Pataklarım ha, sen de zor şeyler
sor!
HACİVAT - Sivrisinek deyince aklımıza ne
gelir?
KARAGÖZ - Ne gelecek, benim aklıma şişko
sinek gelir.
HACİVAT - Senin aklına gelir.
KARAGÖZ - Bekleme, başka şeyler de sor!
HACİVAT - Pekâla, çok kolay bir soru...
KARAGÖZ - Kolay sorma pataklarım, en zorunuda
sor!
HACİVAT - Pekâla, çok kolay bir soru...
KARAGÖZ - Kolay sorma pataklarım, en zorundan
sor!...
HACİVAT - Hele sen dinle!... Bir gün kaç
saattir?
KARAGÖZ - Köftehor, bizim duvar saati kaç
aydır bozuk... Ne bileyim bir gün kaç saat...
HACİVAT - Karagöz'üm şimdi soracağımı bilmek için okula bile gitmeye gerek yok... İyi düşün!...
HACİVAT - Karagöz'üm şimdi soracağımı bilmek için okula bile gitmeye gerek yok... İyi düşün!...
KARAGÖZ - Düşündüm, çabuk sor Hacı Cavcav!
HACİVAT - Efendim, şu bildiğimiz su kaç
şekilde bulunur.
KARAGÖZ - Bunu bilmeyecek ne var?
HACİVAT - Âferin Karagöz'üm, söyle bakalım?
KARAGÖZ - Bardakta, sürahide, banyo
kazanında...
HACİVAT - Allah iyiliğini versin! Su akıcı
olarak, buhar ve donmuş olarak üç şekilde bulunur.
KARAGÖZ - Düşündükten sonra onları da
söyleyecektim.
HACİVAT - Ağzımda kaç diş bulunur?
HACİVAT - Ağzımda kaç diş bulunur?
KARAGÖZ - Adamına göre değişir Hacı Cavcav!
Kiminde otuz tane olur. Kiminde üç tane... Bazılarında da takma diş olur.
HACİVAT -Sinirim bozulmadan ben gideyim. (Giderler)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler