ÇOCUK
SAYFASI
HACİVAT -
(Gelir ve söyler.) Gördün mü başıma geleni! Kararlaştırdığımız saat
geldi ama Karagöz'üm meydanda yok! (Sevinçle) Aman, işte geliyor! (Seslenir.)
Karagöz'üm çabuk ol!
KARAGÖZ -
Bağırıp-durma, ben çabuk olamam!
HACİVAT -
Çubuk değil... Gelmeyeceksin diye korktum
KARAGÖZ -
Korktunsa git yıkan da gel!
HACİVAT -
Öyle değil efendim! Sözlerimi yine yanlış anlayıp benim kafamı karıştırma!
KARAGÖZ -
Köftehor, kel kafanı ben ellemem, kendi ellerinle karıştır.
HACİVAT -
Yani, aklımı karıştırma demek istiyorum.
KARAGÖZ -
Hay hay, karıştırmam Hacı Cavcav!
HACİVAT -
Pekalâ, zamanında gelmen için verdiğim kol saatine hiç bakmadın mı?
KARAGÖZ -
Baka baka az kalsın gözlerim şaşı olacaktı.
HACİVAT -
O halde neden geç kaldın?
KARAGÖZ -
Saatten bir şey anlayamadım ki... İçimde kıl gibi bir tel parçası kendi kendine
dönüp-duruyor. Nasıl da yorulmuyor anlayamadım?
HACİVAT -
Allah iyiliğini versin! Okula gitmezsen işte böyle saatten bir şey
anlayamazsın?
KARAGÖZ -
Köftehor, iftira etme! Dün okula gittim.
HACİVAT -
Yaaa, aferin! Ne yaptın?
KARAGÖZ -
Oğlumu kursa yazdırdım.
HACİVAT -
Neyse... Kabahat bende ki, saatimi sana verdim. Hemen geri ver!
KARAGÖZ -
Veremem!
HACİVAT -
Aman Karagöz'ün, yoksa çaldırdın mı?
KARAGÖZ -
Pataklarım ha, kim çıldırdı?
HACİVAT -
Değil efendim, yani saatimi ne yaptın?
KARAGÖZ -
Evdeki saat bozuk da, okula geç kalmasın diye oğluma verdim.
HACİVAT -
Öyleyse benim ona hediyem olsun!
KARAGÖZ -
Sağolasın Hacı Cavcav ama söyle bakalım beni buraya neden çağırdın?
KARAGÖZ -
Efendim biliyorsun, çocuklar hâlâ bizi çok seviyorlar Karagöz'üm!
KARAGÖZ -
Âmin, onu bilmeyen mi var!... Eksik olmasınlar!
HACİVAT -
İşte bu sebeple, bir gazeteden teklif aldım.
KARAGÖZ -
Nasıl besleyeceksin Hacı Cavcav?
HACİVAT -
Yine ne anladın, ne beslemesi canım?
KARAGÖZ -
Ne anlaması var mı? "Kirli kafeste keklik aldım." demedin mi?
HACİVAT -
Allah iyiliğini versin! Bir arkadaşım, çalıştığı gazetenin çocuk sayfasına
her hafta bizim de girmemizi istedi. Kabul ettim.
her hafta bizim de girmemizi istedi. Kabul ettim.
KARAGÖZ -
Karagöz mü oynatacağız?
HACİVAT -
Hah hah hah!... Gazetenin içinde Karagöz oynatılır mı? Sohbet yapacağız...
KARAGÖZ -
Akşam yemeği için mi?
HACİVAT -
Allah Allah, yine aklın yemeklere gitti.
KARAGÖZ -
"Sulu et yapacağız." Dedin ya!..
HACİVAT -
Sulu et olur mu? Sohbet... Yani perdede yaptığımız gibi konuşacağız.
Söylediklerimizi gazeteye yazacaklar. Çocuklar da okuyup eğlenecek, bizi daha
çok sevecekler.
KARAGÖZ - Ne zaman konuşacağız Hacı Cavcav?...
KARAGÖZ - Ne zaman konuşacağız Hacı Cavcav?...
HACİVAT -
Canım işte konuşuyoruz ya!
KARAGÖZ -
Söylediklerimizi neden kimse yazmıyor?
HACİVAT -
Efendim, cebimde küçük bir ses kayıt aleti var. Bu kutu konuştuklarımızı aldı.
Ben kaseti hemen matbaaya yetiştireyim de yazıya çevirip çocuk sayfasına
koysunlar. Haydi hoşça kal Karagöz'üm! (Gider.)
KARAGÖZ -
Güle güle!... (Söylenir.) Aklım ermedi. Seslerimiz kutudan çıkınca
havaya karışıp kaybolursa ne olacak?... (Gider.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler