KARAGÖZ-Hastane
önünde incir ağacı (annem ağacı)
Doktor bulamadı bana ilacı (annem ilacı)
Baştabip geliyor zehirden acı (annem vay acı)
Garip kaldım yüreğime dert oldu (annem dert oldu)
Ellerin vatanı vana yurt oldu (annem yurt oldu)
Ellerin vatanı vana yurt oldu (annem yurt oldu)
HACİVAT-Hayırdır
Karagöz’üm pek yanık söylüyorsun bir durum mu var?
KARAGÖZ-Var! Sana
ne?
HACİVAT-Olur mu
Karagöz’üm derdini söylemeyen derman bulamaz. Söyle ki sana yardımcı olalım.
KARAGÖZ-Sen
olamazsın, söylemem.
HACİVAT-Ayıp
oluyor ama Karagöz’üm. Biz seninle komşuyuz, dostuz. İnsanlar zor günlerinde
birbirlerine maddi manevi destek olurlar.
KARAGÖZ-Olmaz
gene söylemem. Hiç de komşular, dostlar yardımcı olmuyorlar.
HACİVAT-Hayrola
kime söyledin de olmadı?
KARAGÖZ- Karşı
komşuya söyledim.
HACİVAT-Ne dedi?
KARAGÖZ- Sesin
pek güzelmiş dedi.
HACİVAT-Yahu
Karagöz’üm sen adama türkünü söylemişsin. Derdini söylemişsin ki!
KARAGÖZ-Derdimi
de söyledim Hacivat Çelebi.
HACİVAT-Ne dedi?
KARAGÖZ-Geçmiş
olsun dedi.
HACİVAT-Aferin
doğru demiş. Başka ne dedi?
KARAGÖZ- Karagöz’üm
sağlık da hastalık da insanlar içindir. Hasta olmadan önce tedbirini almak
lazımdır. Hasta olduktan sonra da doktora gidip tedavi olmalıdır dedi.
HACİVAT-Hayrola
hasta mısın? Neden bunları söyledi?
KARAGÖZ-Hastayım elbet, türkü söylüyoruz
ya işte.
HACİVAT-Karagöz’üm
hasta olan insan türkü mü söyler?
KARAGÖZ-Ne
söyleyecektik peki İstiklal Marşı mı söyleyecektik?
HACİVAT-Öyle
değil Karagöz’üm. Doktora gitmen lazım. Yoksa iyileşmezsin!
KARAGÖZ-Ben
doktora gitmem!
HACİVAT-Neden?
KARAGÖZ-İğne
yapıyor. Bir de dilini çıkar diyor o yüzden gitmem.
HACİVAT-İyi ya
işte seni iyileştirmek için yapıyor bunu?
KARAGÖZ-Çocukken
teyzeme dilimi çıkarmıştım da annem ayıp olur diye beni dövmüştü. Doktor dilini
çıkar diyor, ben de ayıp olur diye çıkarmıyorum.
HACİVAT-Peki
Karagöz’üm geçmiş olsun. Rahatsızlığın nedir?
KARAGÖZ-Nefes
darlığı, kalp çarpıntısı, tansiyon, şeker, bel fıtığı… Daha sayayım mı?
HACİVAT-Yok yok
yeter! Yahu senin gerçekten çok hastalığın varmış. Peki, neler yapıyorsun
iyileşmek için?
KARAGÖZ-Türkü
söylüyorum. Papatya kaynatıp içiyorum. Bir de hanıma belimi çiğnetiyorum.
HACİVAT-Âlemsin
valla Karagöz’üm. Tıbbın geliştiği bu çağda hâlâ ilkel tedavi yollarını
deniyorsun.
KARAGÖZ-Ne
yapacaktım peki bayram mı yapacaktım?
HACİVAT-Hasta
olmadan önce kendini koruyacaktın. Çok sigara içiyorsun. Sen de nefes darlığı
ve kalp çarpıntısı sigaradan oluyor.
KARAGÖZ-Eee?
HACİVAT-Eesi
böyle. Sonra yemene içmene hiç dikkat etmiyorsun. Eline geçen her şeyi durmadan
yiyorsun. Bak çok kilolusun, zayıfla biraz.
KARAGÖZ-Yahu
Hacivat Çelebi fazla yemiyorum. Sabah kahvaltısında iki ekmek, dört haşlanmış
yumurta ve günde 250 gram tereyağı yiyorum.
HACİVAT-Maşallah
maşallah daha başka yok mu yenilecek bir şey?
KARAGÖZ-Var var
da hanım da senin gibi söylüyor. Dırdır edip duruyor başımda, yemeği yarıda
kesiyorum. Yarı aç kalkıyorum sofradan.
HACİVAT-Bu kadar
yedikten sonra mı?
KARAGÖZ-Elbette.
Valla Hacivat Çelebi yemek seçme gibi kötü bir huyum yok. Sofraya ne konmuşsa
bitinceye kadar yiyebilirim ama hanım yedirmiyor ki!
HACİVAT-İyi ki
yedirmiyor. Yedirmediği halde dam yuvağı gibi olmuşsun. Ya bir de yemiş
olsaydın nasıl olurdun kim bilir?
KARAGÖZ-Ya
Hacivat Çelebi geçen gün kayınbiraderim de bana bir laf etti.
HACİVAT-İyi miydi
kötü müydü?
KARAGÖZ-Valla
bilemedim, ben de onun için sana soruyorum.
HACİVAT-Ne dedi?
KARAGÖZ-Yahu
enişte kendine acımıyorsun bari bize acı dedi.
HACİVAT-Niye
acıyacak mışsın? Bir sıkıntısı filan mı
vardı?
KARAGÖZ-Varmış
meğer o gün söyledi.
HACİVAT-Vah vah
neymiş sıkıntısı?
KARAGÖZ-Ben mişim
Hacivat Çelebi, ben mişim!
HACİVAT-Yahu
bulmaca gibi konuşmasana! Açık açık söyle şunu sıkıntısı neden sen mişsin?
KARAGÖZ-Dedi ki! (Ağlar
gibi yapar ve ağlayarak)
HACİVAT-Ne dedi?
KARAGÖZ-Yahu
enişte bu kadar çok kilo alma. Tabut zaten ağır oluyor, öldüğün zaman bir de
içinde sen olursan senin tabutunu nasıl taşıyacağız? Kendine acımıyorsun bari
tabutunu taşıyacak bizlere acı dedi.
HACİVAT-Hay
ağzına sağlık ne güzel de söylemiş.
KARAGÖZ-Çok
üzüldüm valla Hacivat Çelebi çok!
HACİVAT- Vah vah!
Peki, sen ne yaptın?
KARAGÖZ-Gittikten
sonra oturdum türkü söyledim.
HACİVAT-İyi halt
ettin.
KARAGÖZ-Ne
yapacaktım peki?
HACİVAT-Biz
komşuları dinlemiyorsun, hanımı dinlemiyorsun. Onu da dinlememişsin! Sağlığını
kendin bozuyorsun, bir de tedaviye yanaşmıyorsun. Günah işliyorsun günah
Karagöz.
KARAGÖZ-Yapma
yahu? Günah dedin mi korkarım valla. Nasıl günah işliyor muşum?
HACİVAT-Allah bu
sağlığı sana hor kullanasın diye vermedi. Canı bile emanet olarak verdi. Yani
bedenimiz bize Allah’ın bir emanetidir. Onu mümkün olduğunca korumamız gerekir.
Korumazsan günaha girmiş olursun.
KARAGÖZ-Ben bunu
bilmiyordum Hacivat Çelebi. Ben de mide benim midem. Ağzım dişim sağlam iken ne
kadar yiyebilirsem yiyeyim diye habire yiyordum.
HACİVAT-İşte o
yanlış Karagöz’üm. Sağlıklı kalabilmek için hasta olmadan bazı tedbirler alman
gerektiğini söylemiştim.
KARAGÖZ-Peki
neler yapmam lazım? Sen sağlıklısın maşallah. Sen sağlıklı kalmak için
yaptıklarını bana anlat da ben de sağlıklı kalayım.
HACİVAT-Sağlıklı
kalman için önce doktora gidip bir güzel tedavi olacaksın.
KARAGÖZ-Tamam
peki doktora gidelim tedavi olalım. Sonra?
HACİVAT-Dur sana
pratik bazı şeyleri söyleyeyim. Bunları aklının bir köşesine yaz ve hiç unutma.
KARAGÖZ-Tamam
unutmam.
HACİVAT-Yemekleri
az yiyeceksin. Peygamber efendimizin tavsiye ettiği gibi midenin üçte birini
yemekle, üçte birini su ile doldurup geri kalan üçte birini de boş
bırakacaksın.
KARAGÖZ-Allah
Allah ben bunu bilmiyordum.
HACİVAT-Öğren
işte. Sonra sigarayı derhal bırakacaksın. Sigara haramdır diye fetva veriyor
din âlimleri.
KARAGÖZ-Deme
yahu? Ben de amma cahilmişim ha!
HACİVAT- Stres
yapmayacaksın, spor yapacaksın, temiz
havada yürüyeceksin. En azından yürümeyi alışkanlık haline getireceksin. Kısa
mesafeleri araçla gitmeyeceksin, yürüyeceksin.
KARAGÖZ-Yahu
yürüte yürüte bizim ayakkabıları eskittin!
HACİVAT-Eskiyen
ayakkabı olsun, ayakkabı yeniden alınır ama giden sağlık yeniden alınmaz.
KARAGÖZ-Haklısın
valla Hacivat Çelebi.
HACİVAT-Dünya
işine fazla dalıp kafanı ve vücudunu yıpratmayacaksın. Alkol, uyuşturucu
almayacaksın. Hele kumar illetine hiç bulaşmayacaksın.
KARAGÖZ-Alkol
uyuşturucu almıyorum zaten, sadece günde iki paket sigara içiyorum.
HACİVAT-Onu da
içme terk et. Hastanelere, doktorlara git, o illetten kurtulmak için oralardan
destek al.
KARAGÖZ-İğne
yapmazlar değil mi?
HACİVAT-Canım
yaparlarsa yapsınlar. Zaten ihtiyaç ise o zaman iğne yaparlar.
KARAGÖZ-Yahu
iğneden çok korkuyorum ben. İlkokula giderken aşı yapılacaktı. İğneden korktum
pencereden atlayıp kaçmıştım. Hiç aşı vurulmadım ben.
HACİVAT-(Kızarak) Aferin Karagöz’üm aferin! Ancak bu kadar olur! Küçükken aşılarını
yaptırmazsan böyle sık sık hasta olursun tabi.
KARAGÖZ-İğne
vardı iğne!
HACİVAT-(Kızarak) Yahu taktın sen de bir iğneye. Şimdi iğneden kaçıyorsun ama
hastalık ilerleyince ameliyattan kaçamıyorsun. Hangisi daha iyi?
KARAGÖZ-Elbette
iğne daha iyi. Haklısın Hacivat Çelebi ben bazen saçmalarım böyle.
HACİVAT-Ha şunu
da söyleyeyim. Atalar şunu da söylemiş. Ayağını sıcak tut, başını serin; her
şeyi dert etme düşünme derin.
KARAGÖZ-Ne güzel
söylemişler valla. Başka var mı Hacivat Çelebi.
HACİVAT-Var tabi
olmaz mı? İşte bazıları… Duvarı nem, insanı gam yıkar. Güneş girmeyen eve
doktor girer. Parasız sağlık, yarı yarıya hastalık demektir.
KARAGÖZ-Ne
güzelmiş yahu bu sözler! Şiir yok mu bir de şiir söylesen Hacivat Çelebi?
HACİVAT-Var var
olmaz olur mu? Her şey var.
KARAGÖZ-Hadi
söylesene!
HACİVAT-Söylerim
söylemesine de bu hastalığı tedavi etmez yalnız. Tedavi oluyorum diye türkü
söylersen, şiir söylersen iyileşmez ölürsün.
KARAGÖZ-Yok yok
Allah korusun Hacivat Çelebi. Senden çok şey öğrendim. Bundan sonra dediklerini
bir bir yapacağım.
HACİVAT-Bazıları
para kazanmak için sağlığından olurmuş. Sonra da sağlığına kavuşmak için o
paradan da olurmuş.
KARAGÖZ-Yahu
filozof gibisin valla. Her şeyi biliyorsun. Hadi şiirimi söyle ben şiiri çok
severim.
HACİVAT-
Ne apartman, hamamlar, ne de hanlar,
Sağlığı en büyük nimet bilelim,
Hani nerde krallar, nerde hakanlar,
Sağlığı en büyük nimet bilelim.
Kanuni`ydi saltanat sürerdi,
Krallar önünde tir tir titrerdi,
Bir nefes sıhhate dünyayı verdi,
Sağlığı en büyük nimet bilelim.
Strese girme, her şeyi etme tasa,
Mirasçın sevinsin doluysa kasa,
Dünya çok güzeldir, hayatsa kısa,
Sağlığı en büyük nimet bilelim.
Sağlığı en büyük nimet bilelim,
Hani nerde krallar, nerde hakanlar,
Sağlığı en büyük nimet bilelim.
Kanuni`ydi saltanat sürerdi,
Krallar önünde tir tir titrerdi,
Bir nefes sıhhate dünyayı verdi,
Sağlığı en büyük nimet bilelim.
Strese girme, her şeyi etme tasa,
Mirasçın sevinsin doluysa kasa,
Dünya çok güzeldir, hayatsa kısa,
Sağlığı en büyük nimet bilelim.
Dert düşürür yatağa, süründürür,
HACİVAT’ı sözlerin çok düşündürür,
Ağacı kurt, insanı dert öldürür,
Sağlığı en büyük nimet bilelim.
Evet, sevgili izleyiciler. Sürçülisan
ettikse af ola. Bizimki latifeydi. Siz
siz olun sakın sağlığınızı ihmal etmeyin. Tertemiz pırıl pırıl, pırlanta
çocuklar olun. Bir başka oyunda
buluşuncaya dek bol bol kitap okuyun. Hoşça kalın, dostça kalın.