(Karagöz, Arkadaşının Dükkânına
Gelmiştir)
HACİVAT - Aman Efendim, canım efendim, hoş
geldin safa geldin!
KARAGÖZ - Hoş bulduk Hacı Cavcav!...
HACİVAT - Ne o, gözlerin açılmıyor? Hasta
mısın?
KARAGÖZ - Pasta sensin, ağzını bozma!
HACİVAT - Canım hemen yanlış anladın, yani
rahatsız mısın diye soruyorum?
KARAGÖZ - Köftehor, rahatlamıştım ama
gönderdiğin çocuk kapıda bağıra bağıra beni uyandırdı.
HACİVAT - Neyse Karagöz'üm geldiğine iyi
ettin! Hele şöyle telefonun başına bir otur bakayım!
KARAGÖZ - Telefonun ayaklarına otursam olmaz
mı Hacı Cavcav? Sonra kırılır falan...
HACİVAT - Efendim lafın gelişi öyle denir.
Telefonun üstüne oturulur mu? Yanına otur!
KARAGÖZ - Hay hay, oturdum! Ne olacak
şimdi?...
HACİVAT - Şimdi sana bir haber vereceğim ki
muhakkak sevineceksin!
KARAGÖZ - Hangi gazetede okudun?...
HACİVAT - Gazete haberi değil, sana ait bir
haber...
KARAGÖZ - Birisi bana para mı yolladı?
HACİVAT - Değil efendim, bir iş yapmadan
kimse kimseye para yollar mı?
KARAGÖZ - Ne söyleyeceksen söyle, uykum
yarıda kaldı.
HACİVAT - Efendimiz, az evvel yolda gelirken
sana çok güzel bir iş buldum.
KARAGÖZ - Sen onu kendi ağzına tak köftehor!
HACİVAT - Yanlış anladın galiba?
KARAGÖZ - "Yolda gelirken sana diş
buldum." demedin mi? Altın dişse ver de hemen gidip satayım.
HACİVAT - Diş değil Karagöz'üm, iş iş!...
KARAGÖZ - Öyle söylesene! Nasıl bir iş?...
HACİVAT - Aman Efendim, tam sana göre... Çok
kolay ve zevkli bir iş...
KARAGÖZ - Ben zevzevkli bir iş istemem Hacı
Cavcav!
HACİVAT - Hacivat yine yanlış anladın!
Zevzekli iş olur mu...Zevkli iş, yani seveceğin bir iş...
KARAGÖZ - Para versinler de ben her işi
yaparım.
HACİVAT - Neyse... Seni çağırdım ki, yeni
işinle ilgili olarak biraz alıştırma yapalım.
KARAGÖZ - Hay hay, ben çok güzel atıştırma
yaparım. Ne yiyeceğiz?
HACİVAT - Saçmalamayı bırak da beni iyi
dinle!
KARAGÖZ - Çabuk söyle, hemen gidip işe
başlayayım.
HACİVAT - Canım işin ne olduğunu öğrenmeden
başlamak olur mu? Şimdi ben de ne yapacağını öğretmek istiyorum.
KARAGÖZ - Pataklarım, çabuk öğret!... Ben her
işi yaparım.
HACİVAT - Efendim, telefon bekçiliği
yapacaksın!
KARAGÖZ - Hacı Cavcav, bekçilerin maaşı
azdır. Telefon polisliği yapsam olmaz mı?
HACİVAT - Allah iyiliğini versin, olmaz!...
KARAGÖZ - Olsun, yaparım! Tabancayı kim
verecek?
HACİVAT - Ne tabancası Karagöz'üm?
HACİVAT - Ne tabancası Karagöz'üm?
KARAGÖZ - Köftehor, bekçilik yapacağım ya!...
HACİVAT - Yanlış anladın, öyle tabancalı
bekçilik değil! Telefonun yanında bekleyeceksin...
KARAGÖZ - Kimse çalmasın diye mi?
HACİVAT - Hayır, dükkân sahibi olmadığı zaman
sana iş düşecek...
KARAGÖZ - Ben de düşen fişleri toplarım
HACİVAT - Yine saçmalıyorsun! Fiş değil...
Birisi arayıp telefon çalınca sen bakacaksın!
KARAGÖZ - Telefonu çalanı hemen polise
bildiririm.
HACİVAT - Allah Allah... Yine sinirlerim
bozulmaya başladı. Telefonun zili çalınca açıp-bakacaksın!
KARAGÖZ - Kapıya mı bakacağım Hacı Cavcav?...
HACİVAT - Anlaşıldı, sen bu işi de yüzüne
gözüne bulaştıracaksın... En iyisi ben sana daha kolay başka bir iş bulayım. (Karagöz
gider.)