ARTİST ÜSTÜ İKİ
KÖFTE 0YUN – KOMEDİ
İki genç işportacı arkadaş bir sokakta
birşeyler satmaktadırlar.Fakat ne zamandır işleri iyi gitmiyordur.Artık iyice
sıkılırlar ve para kazanmanın yolunu düşünürler. Sahneye konuşa konuşa
girerler.Ellerinde tezgahları ve bir çuval dolusu kitap vardır.Kitapları yavaş
yavaş tezgaha yerleştirirken bir yandanda konuşurlar.
NURİ --- Ben sana dedim ama o sokakta iş
yapamayız diye..Sen ne yaptın her zamanki gibi beni dinlemedin.
ALİ ----- Yahu niye
kızıyorsun.Ben de biliyordum orada iş yapamayız.Ama bir sürü güzel kız gördük
fena mı oldu.
NURİ – Görmüş, ulan yaklaşık elli
uzay yılı oldu.Hala kız görme hevesindesin.Ulan görmenin bir işe
yaramayacağını ne zaman anlayacaksın.Bu kadar saf, bu kadar korkak
olursan.Fosilinin bile kız arkadaşı olmaz. (güler)
ALİ – Gülmesene abi, gülme
diyorum.
NURİ – (Kahkaha
atarak güler) Aaaa! pardon fosilmi dedim.Kömür desem daha doğru olacak.(güler)
ALİ – Bak gülme dedim.
NURİ – Tamam tamam
bırak şimdi bu davaları ciddi ol sabahtan beri gülüyorsun.
ALİ – Benmi?
NURİ – Yok dedem.
ALİ – Dedene söyle
gülmesin ayıp yahu, o yaşta insanın öyle ağzını açıp gülmesi olmaaz.
NURİ – Oğlum senin yüzünden
bakırköye taşınmak zorunda kalacağım. (kızar,bağırır) Deli etme
beni ulan.
ALİ – Niye kızıyorsun? Buraya
gelmek için sabahtan beri başımın etini yedin. Akşam oldu hala tezgahları
kuramadık.
NURİ – (şarkı söyler)
Akşam oldu, hüzünlendim ben yine.... Vaay be ne şarkı yazmış üstatlar.(dalar)
Şimdi şöyle bir rakı masası olacaktı boğaza karşı.
ALİ – Tezgah diyorum mal diyorum.
NURİ – Aşk diyorum, rakı diyorum,
meze diyorum, (gitgide hızlanır) balık diyorum, kızlar diyorum.
ALİ – Ne yaparsan yap, ben
kuruyorum tezgahı. (Tezgahı kurmaya başlar, arada nuri’ye bakar.)
NURİ – Şimdi galata köprüsünün
altında olmak vardı.Köprüden boğaza karşı köpek öldüreni yudumlamak
vardı.Unutmadan bir de çaparini boğazın serin sularına uzatıp istavrit uskumru
mezgit ne gelirse, yakaladıktan sonra balıkçı izzet abinin yanına gidip
balıklarla şarap üstü rakı içmek vardı.Öff, ulan ahh parasızlık ahhh.
Ulan bizimi seçmişler bu dünyanın kahrını çekmek için. (tezgahı görür) Aaaa!
ulan ne zaman kurdun tezgahı.?
ALİ – Günaydın.
NURİ – Tamam kes traşı hadi biraz
bağıralım bakalım.Belki efkarlı sesimize birileri kulak verir.Hadii taze
uskumrular (şaşırır) Ne uskumrusu yahu. (kendine güler)
Hadiii kitaba gel.Hadi! çizgi roman teksas zagor son çıkan kitaplar da var.
ALİ – Kitaba gel.
NURİ – Ulan acaba dünyanın başka
bir yerinde bu şekilde kitap satılıyormudur.İlginçliğe baksana Allah
aşkına (güler) Gel biraz komedi yapalım. Ahana kitap lan işte
okuyucular, taze simite gel hadi levrek buğulama..
ALİ – Hadi lahmacuna gel.Adana
dürüm bunlar haydi.! çekinme abla alanın elinde almayanın kulağında kalıyor.Gel
abla gel.
NURİ – (Gülerek) Hade
kestane kebap, bol beşamal soslu ördek rostosu gel.(iyice gülerler) kadın
budu köfteler gel, Othelloya son biletler burda gel.
ALİ – Hiç kimsecikler gelmiyor.
NURİ – Bizim
kaderimiz bu, nereye gitsek orayı kurutuyoruz galiba.
ALİ – Birşey söyleyeyim sana? Biz
bu şekilde nereye gidiyoruz.?
NURİ – Nasıl nereye gidiyoruz.Bir
yere gittiğimiz yok bu saattten sonra nereye gideceğiz.
ALİ – Yok öyle değil.Yani hiç
paramız kalmadı.Ne yapıcaz.Kitaplarda bitmek üzere yeni malda alamayız.
NURİ – Hakikaten
lan cebimizde metelik yok.Allahtan zabıta yedi aydır bizim
fakirhaneyi hala yıkmadı.Rekora gidiyoruz farkındamısın?
ALİ – Abi bırak şimdi rekoru .Bir
çare bulmalıyız.Bizim köye mi gitsek acaba?
NURİ - Delimisin
oğlum bırak şimdi yılandan korkmam yalandan korktuğum kadar tribini.
ALİ – Tamam anladık.
NURİ – Birşeyler yapmalıyız.Ama ne
yapmalıyız.
ALİ - Aaa! aklıma bir şey
geldi.Balık tutup satalım.Bir kısmınıda kendimiz yeriz.
NURİ – Aferin çok güzel bir fikir.
Peki neyle tutmayı düşünüyorsun balığı?
ALİ – Neyle olacak.Oltayla.
NURİ – Aferin lan, senin samanlık
iyi çalışıyor bu aralar.Aman susuz bırakma ha. (kızar) Lan manyak
herif oltayla ne kadar balık tutacaksın.Sabahtan akşama kadar tuttuğumuz balık
senin dişinin kovuğuna yetmez.
ALİ – Kovuk ne birader?
NURİ – Senin gibi ayıların kış
uykusuna yattığı yer.Eyy Allahım sen bana sabır ver.
ALİ – Birader kalbimi kırıyorsun?
NURİ – Uff tamam ağlama hemen.
ALİ – Birşey daha geldi aklıma.Bak
şimdi benim dayı oğlunun bir tavuk çiftliği var.Ordan üç dört tane tavuk
aldıkmı.Onlar bizi kurtarır.Pazarlarda yumurta satarız.Kendimize de
ayırırız.Bak bu güzel fikir değilmi?
NURİ – Sana birşey sorabilirmiyim
canım kardeşim benim.
ALİ - Haydi sor
sor?
NURİ – Çayda kahvaltıda yenir.
ALİ – Acaba ne olaki?
NURİ – Öküz alaysilem deyince akla,
tamam şimdi buldum hemen ali öküzü gelir.Lan oğlum filmi sarıp sarıp başa
alıyorum.Pilim bitti ulan. (kızar) üç tane tavuk ne kadar
yumurtlayacakda biz satıcaz da sonra bir de kendimize kalacak.Oğlum sen bu
kadar salak değildin?
ALİ -- Nuri
bak kızıyorum haa.
NURİ – Çok korktum.Korkayımda
geçsin.Ayyy o ne! o kaş göz ne? Tirim tirim titre vucüt.
ALİ – Tamam tamam anladık.Bu da
olmadı galiba.
NURİ - Galiba.
ALİ – Eee ne yapıcaz o zaman, biraz
da sen düşün.
NURİ – Düşünecek kafa
bırakmadınki.Neyse, ulan ne berbat bir dünya şu kitaplar bile (tezgahtan
kitap alır) daha dertsiz tasasız. (Kitabı atar. )
ALİ – (Kitaba doğru
bakar ve onu alır) Aklıma acayip birşey geldi.
NURİ – Aman sus gözünü seveyim.Tam
kendime gelmişken bir daha kaynar suya dönmek istemiyorum.
ALİ – Birader bak bildiğin gibi
değil.Şu kitaba bak. Bak dinle... Film artisti...
NURİ – (alinin ağzını
kapatır) Sus dedim ulan. (Alinin az önce dediği aklına
gelir, kitaba bakar ve ağzını açar) Ne dedin sen?
ALİ – Film artisti dedim.
NURİ – Eee ne olmuş yani?
ALİ – Bak abi kitaba, artist olmak için..
NURİ - Ne yani biz artistmi olacağız.Oğlum sen harbi sıyırmışsın kafayı.
ALİ – Ne yani istemezmisin artist
olmayı? Hem meşhur oluruz hemde cebimiz biraz mangır görür.Sonra nerde güzel
kız varsa ayarlarız ha! ne dersin?
NURİ – Ciddenmi lan.Vaay be! (hayal
kurar) Ne güzel olurdu.Şimdi sarışın hatunu takmışsın koluna salacak
sahilinde geziyorsun.
ALİ – Bırak hayali ne diyorsun onu
söyle?
NURİ -- İsterim tabii istemezmiyim
ağzımın suyundan belli olmuyormu? Hayatta en çok istediğim, en çok hayalini
kurduğum şeylerden biridir.
ALİ – Bana niye hiç
söylemedin bunu?
NURİ – Oğlum böyle birşey olacağına
ihtimal vermediğim için kuru laf salatası yapmak istemedim.Neyse sen şimdi
boşver onu bunu, aklına geleni söyle nasıl olacakmışız artist.
ALİ – (kitabı gösterir)
Kitaba bak abi “Artistlerin hayatı” bak bu kitaptan yararlanabiliriz.
NURİ – Ali bak, bıktım senle
uğraşmaktan boğuluyorum artık.
ALİ – Yine ne oldu.
NURİ – Bak güzel güzel konuşacağım.(birden
kızar köpürür ve üstüne doğru yürür) an ayı bir kitapla nasıl artist
olunur.O kitap bizim ömrümüz yaşında nerdeyse ve hala satılmadı.Ömrümü bitirdin
ulan!
ALİ - Uff tamam sana da ne
yapsak yaranamıyoruz.
NURİ – O kitap işe yarasaydı zaten
çoktan satılırdı.
ALİ – Doğru vallaha.
NURİ – Doğru tabii.Oğlum vazgeçelim
bu sevdadan biz kim artistlik kim.
ALİ – Niye ki bizim ne eksiğimiz
var onlardan.
NURİ – Ne eksiğimiz
olacak, (kendini beğenir) bizim gibi jönü mumla arasalar mum
erir.
ALİ – Eee, o
zaman?
NURİ – Oğlum artist olmak kolaymı? Onunda bir sürü prosedürü var.
ALİ – Eeee! neymiş anlatta bizde
anlayalım.
NURİ -- İlk önce film
ajansına gideceksin. Orada seni başvuru ayağına bir gagalayacaklar.Sonra bekle
bakalım iş gelsin diye.İş deyince öyle rol falan vereceklerini sanma hele
başrolü aklına bile getirme.Yani ben diyeyim beş ay sende on ay kofti bir
figuranlık için bekleyip duracağız.
ALİ – Vallaha zor işmiş bu
yahu.Başka bir formulü yokmu bu işin gözünü seveyim.
NURİ – Var. İki x artı y bölü sekiz
beş bilinmeyenli denklemmi lan bu. Yok tabii başka ne yapacaktık. İşi gücü
bırakıp dersmi çalışacaktık.(biran duraksar)
ALİ – Ne dersi yahu?
NURİ – Dur lan.Aklıma birşey
geldi.Biraz önce dersmi çalışacaktık dedim. Evet ders çalışıcağız.
ALİ – Ne dersi birader, bu yaştan
sonra biyoloji kimyamı çalışacağım.Hayatta olmaz.Havada bulut Sen bu işi unut
güzel kardeşim.
NURİ – Lan öyle değil salak.
ALİ – Eee, nasıl olacak peki?
NURİ - Lan oğlum şu samanlığı
biraz çalıştır manyak herif.Yani diyorum ki oyunculuk çalışalım.Birbirimizi
çalıştıralım.Böylece eğer yetenekli olduğumuzu kanıtlıyabilirsek daha çok iş
verirler.Daha çok iş gelince de daha çok mangır gelir.Daha çok mangır gelincede
daha çok kız gelir.Daha çok kız gelincede....
ALİ – (bağırır) Eeee
yeeter!.Tamam anladık.Nasıl olacak bu iş birbirimizi mi çalıştıracağız.Ne sen
ne ben bu işten zerre kadar anlamayızki.Birde kalkmış birbirimize hocalık mı
yapacağız.
NURİ – Bende biliyorum herhalde bu
işten anlamadığımızı, ne yapalım yani gidip yeşilçamdan bir artist mi
ayarlayalım, bize hocalık yapsın diye.Bunumu istiyorsun?
ALİ - Sende işi hemen yokuşa
sürüyorsun.Öyle yapmayacağız herhalde.Ama bu iş nasıl yapılır
bilmiyoruzki.Filmlerde gördüklerimizi canlandıracağız.
NURİ – Ha! işte bu.(öper)
gel seni bir öpeyim.Eşek olalı bir hendek atladın.Bende bunu
düşünüyordum.Benden çok çile çekeceksin.
ALİ – Niye senden çok çile çekeceğim.
NURİ – (hafif güler) Oğlum
anla işte benden çok yaşayacaksının sokakçası.
ALİ – Haa doğru valla.Neyse anlat
bakalım film diyordun.
NURİ – İşte seyrettiğimiz
filmlerdeki başrollerin repliklerini söyleyip karşılıklı oynayacağız. Birimiz
oynarken birimiz seyredecek.Bakalım ne kadar inandırıcı yapıyor diye.Jüri
hesabı anladınmı?
ALİ – Anladımda benim ezberimde
replik meplikmi neyse, ondan yokki.
NURİ – Önemli değil.Aklına ne
gelirse onu söyle.
ALİ – Peki nerede çalışacağız?
Üstelik tezgahta var.Ara verirsek hepten yanarız.
NURİ – Bak oğlum, sabahtan beri
şurada çene çalıyoruz bir kişi geldimi? Bir kişi diyorum bir.Gelmedi ha
öyleyse, ne yapacağımız ortada; tezgah orada dururken, biz burada çalışacağız.
ALİ – Ne yani sokak ortasındamı çalışıcağız.Ayıp diye birşey var.Rezilmi
edeceksin bizi.Ben öyle sokak ortasında maskaralık yapamam.
NURİ – İyi o zaman git ne bok
yersen ye.Başka işim kalmadı seninlemi uğraşacağım.Bıktım senden Allah allah.
Hadi elimden bir kaza çıkmadan git.Yoksa fena olur.
ALİ – Ne yapacaksan hadi
gelsene.Erkekmisin sen ulan , bizimde bir gururumuz var.
NURİ – Bak hala konuşuyor. (vurmaya
kalkışır, Ali kaçar) Canınamı susadın ulan sen.
ALİ – Dünya tersine dönse sen adam
olmazsın.
NURİ - Gel lan buraya kaçma
diyorum.Adamı deli edersiniz.Sizin gibi tipleri çok gördük biz.Allahın dağından
gelirler bize akıl öğretirler.Kimsin ulan sen.Allahım yarabbim sen bana sabır
ver.Gelmiş başımda bana nutuk atıyor sosyetik davar. (kibarlık taklidi
yapar) Yok ben öyle sokakta kendimi rezil edemem aaa! vallaha olmaz.Ne
zamandan beri öküzler konuşmayı öğrendi anlamıyorum.Zaten hep beni bulur böyle
aksi işlerde ha, ne zaman işler yolunda gidiyor desem, ipini koparan bir it
bulur beni.Allahım ne zaman bu kuluna acıyacaksın, ne zaman gün yüzü göreceğim.
------- Ali jön kılığına
girmiştir, yavaşça ilerler ve kitaplara doğru eğilir. -----
ALİ – (kibar ve jön gibi
konuşur) Merhaba beyefendi, ben Türk sineması ile ilgili bir
kitap arıyordum.İsmi şu an aklıma gelmiyor.Acaba sizde mevcut bulunabilirmi?
NURİ – (kendi kendine) Var ama o bana
lazım.Hani şu oyunculuk hesabı. (adama) şey beyefendi bir tane
olacaktı.Ama şeyy.. Satmışız galiba onu.
ALİ – Aa! çok üzüldüm beyefendi
peki kitabın ismi neydi?
NURİ – Şey canım
neydi.Haa “Artistlerin hayatı” evet öyle birşeydi.
ALİ - Ciddimisiniz beyefendi, o nadide kitap şimdi olsaydı sanırım
bütün paramı vermekten kaçınmazdım.
NURİ – (Gözleri
açılır) Ne bütün paranımı yani şeeyy... bütün paranızımı demek istedim.O
kadar vermenize bir gerek yok.O kitapta her kitap gibi öyle bir kitapdır
işte.
ALİ – Ahh beyefendi
o kitap için böyle konuşmayınız lütfen o kitap gerçekte bir kitap değildir.
NURİ - (laçkalaşır) Bencede
kitap değil.Zaten kitap olsaydı, şey olurdu peki ne bu ulan.Şey yani ne bu
sayın beyefendi hazretleri.
ALİ – O bir yaşam biçimi, o
kağıtların üzerine yazılmış hayat hikayeleri.O bir çölde tek başına kalmış
insanın hasret kaldığı bir çağlayandır.
NURİ - Tabii çok haklısınız
beyefendi nerden baksanız 120 yıllık bu kitap.(kendine) olaya bak
120 yıldır bir kitap satılmazmı? (adama) Antikalar antikası bile
diyebiliriz.Biraz daha satılmasaydı.. ee şey yani birazda tarihi eser sınıfına
giriyor.
ALİ – O kitap tarihi eserden öte
bir şeydir.Çok nadide çok hürmete layık bir kitaptır.
Bulumayacağınıza eminmisiniz o kitabı?
NURİ – Vallaha
buluruz tabii bulmasına da bu biraz pahalıya patlar.İstanbulun bütün
kitapçılarını gezmem lazım.Dediğiniz kitap öyle her yerde bulunan cinsten bir
kitap değildir.Onun için biraz masraflı olur.
ALİ – Lütfen istirham ederim
masraftan kaçınmayınız beyefendi.Dediğim gibi bütün paramı o kitaba
verebilirim.
NURİ – (kendine)
Tamam ulan nuri bu fırsatı kaçırma. Bakın bayım, deminden beri sizinle
konuşuyoruz, gerçeği söylemem için sizi sınamam gerekiyordu.Çünkü o kitabı ben
kendim için saklıyordum.Çok nadide bir eser olduğu için satmayı
düşünmüyordum.Madem siz benden daha çok istiyorsunuz.Onu size satabilirim,
tabiiki hak ettiği paraya.
ALİ -- Bayım ciddimisiniz.Çok
mutlu ettiniz beni.Bu saadetimi size borçluyum.Peki ne kadar vermemi
istersiniz.Çekinmeyin söyleyin lütfen ederini, çek defterime istediğiniz fiyatı
yazacağım.
NURİ – Çok teşekkürler (kendine)
Ulan ne kadar desem 5 milyar desem abartmış olurmuyum.
ALİ – Lütfen beyfendi istirham
ediyorum buyrun lütfen söyleyin.
NURİ – (kendine) Beş
milyarda çok para adama yazık etmeyelim.Tek isteği de buymuş adamın.Ne yapsak
aşağı tükürsen bıyık, yukarı tükürsen sakal. Yok öyle değildi galiba, aşağı
tükürsen sakal yukarı şey yapsan aman her neyse.
ALİ – Biliyorum ondan kopmanız zor
olacak.Ama ona benim daha çok ihtiyacım var beyefendi.Lütfen söyleyin.
NURİ – Biliyorum bayım.Onun için
fiyat vermekte zorlanıyorum .(kendine) Oğlum nuri baksana adam
zengine benziyor.Tamam beş milyar diyeceğim.(adama) Bayım, en
sonunda karar verdim.Bu kitabı size beş milyar karşılığında verebilirim.
ALİ – Hadi ordan deveoğludeve.
NURİ – Bayım siz ne
dediniz. Yoksa ben yanlışmı duydum.
ALİ – Hadi ordan katıroğlukatır.
NURİ – Bayım bir dakika ben sizi
bir yerden tanıyorum galiba. (şapkasını ve gözlüklerini çıkarır)
Ulan Ali devesi sensin ha! ne yapmaya çalışıyorsun ulan sen.Sen benim başımın
kuyruklu belasımısın lan.Öldüreyimmi ben seni şimdi ha. (tezgahın
etrafında dört dönerler, bu sırada Ali kahkahalar atarak gülüyordur)
ALİ – Oğlum ne saf
bir adammışsın bana kızıyordun birazda kendine bak saftirik!
NURİ – Gel buraya
diyorum eşşoğulueşek.Kaçmasana lan.
ALİ – Hatırlıyorumda
senin babanıda hiç sevmezdim o da katıksız saf biriydi.
NURİ – Ulan ölmüş
babamı karıştırma, şimdi senin tövbe tövbe.
ALİ –Tamam tamam
şaka derken kaka yapmayalım.Bak kaçmayacağım ama sende bana birşey
yapmayacaksın. Tamammı?
NURİ – Tamam değil
ulan.Geberticeğim ulan seni.
ALİ – Nuri bak tamam
özür diliyorum.İyice yoruldun.Birde senlemi uğraşacağım.
NURİ – (iyice yorulmuştur ve yere
oturur) Nedir
bu hayattan çektiğim Allahım ne zaman rahata kavuşacağım. Öff ulan öfff.
ALİ – Aldırma ulan sağlığımız
yerinde ona bak sen.Ulan nasıl kandırdım seni ama beklemezdin değilmi, benden
böyle birşey.Beni tanı oğlum saf görüntümün altında içinden çıkılması zor
uçurumlar gizlidir.
NURİ – Başlatma şimdi
uçurumuna.Anladık tamam kandırdın.(hafif güler) Harbi ulan beni
bayağı bir şaşırttın.Sen neymişsin öyle.
ALİ – (elini uzatır) Hadi kalk.
Yine kızacaksın ama malesef aklıma süper bir fikir daha geldi.Ne yapayım aklıma
geleni kapı dışarımı edeyim yani.Kızmayacaksan söylemek istiyorum.
NURİ – Tamam ulan söyle hadi
kızmayacağım.
ALİ – Söz ver yoksa inanmam.
NURİ – Tamam sözz öff allahım!
ALİ - Biraz
önce seni kandırdım biliyorsun.
NURİ – Tamam anladık.Ağzındaki
baklayı özgürlüğüne kavuşturda konuyu anlayalım.
ALİ – Tamam işte anlatıyorum.
Biraz önce ben kibar bir jön rolünü oynadım ve seni kandırdım.Neden diye bir
sorsana niye yaptım bunu acaba?
NURİ – Sormayacağım
ulan?
ALİ – Neden biliyormusun.Şu
dediğin oyunculuk çalışması için yaptım.Ama bak işe yaramadığını söyleme bana,
kendimizi geliştireceğiz böylece.Şimdi sıra sende diyorumki şimdi sende bir
bayan kılığına girsende beraber bir film canlandırsak böylece.....
NURİ – Ne! ben ha.. Kadın kılığına
gireceğim?
ALİ – Kadın değil bayan..
NURİ – Ulan senin
ağzından çıkanı başka bir yerin duyuyor galiba.Ulan kaçma bu sefer seni kesin
öldüreceğim.Gel buraya dedim.
ALİ – (kaçar) Hani söz
vermiştin kızmayacaktın yalancısın sen yalancı.
NURİ –
(ellerini başına koyar) Öff Allahım. Tamam
ulan söyle Ben kadın kılığına girince.
ALİ – Kadın değil bayan..
NURİ – (kendini teselli eder) Sinirlenme
nefes al.Tamam ben bayan kılığına girince ne olacak.Onu söylermisin bana ha! ne
olur söyle?
ALİ – Bayan olmazsa
eksiklik olurda o yüzden.Hangi filmde gördün sadece erkeklerin oynadığını, işte
bu yüzden sen bayan kılığına gireceksin.
NURİ – İyi de niye
ben bayan oluyorum.Sen niye olmuyorsun, bizim alnımızda dikkat enayi
diyemi yazıyor.
ALİ – Bu boyla ben
nasıl bayan olayım.Bu boyda bir bayanın basket veya bilumum spor dallarından
birini yapıyor olması lazım.Senin boyun daha uygun olduğu için sen olacaksın.
NURİ – Vallaha mı?
Hadi git işine elimden bir kaza çıkmadan.Sen bu kadar yıl yeme içme bir
karizma yap. Sümüklünün teki gelsin beş dakikada karizmayı ayaklar altına
alsın.Daha o kadar kafayı peynir ekmekle yemedik.
ALİ – İyi o zaman
bizde hiç bir zaman artist falan olamayız.Artistliği bırak nasıl para
kazanacağız onu söyle sen bana. Hani hem paramız hemde kız arkadaşlarımız
olacaktı.Bu fikri sen bulmuştun şimdi niye vazgeçiyorsun?
NURİ – Oğlum ben
vazgeçmiyorum ki, bayan olmam diyorum o kadar. Kabadayı olayım veya serseri
olayım.Ne bileyim işte balıkçı olayım, esnaf olayım.
ALİ – Olmaz illaha
bayan olacaksın.Bayansız film çekilmez.
NURİ – Üffff iyice
başımı ağrıttın.Ben bakkala sigara almaya gidiyorum.Birşey istiyorsan sana da
alayım.
ALİ – (donuk) Yok istemez.
(Nuri çıkar) Yürüde ense traşını seyredelim Allahın odunu.Ulan sen kalk
aklımıza harika bir fikir getir ondan sonrada böyle çek git.Bu adamı yüz yıl
geçse de anlayamayacağım. Yok arkadaş bu herifle iş falan yapılmaz.Ben en iyisi
köye döneyim.Hiç değilse orada karnım doyar, eş dost aç açıkta bırakmaz
beni.Sonra orada ne iş olsa yaparım.Burada üniversite mezunu bile iş bulamıyor
iş bulsa bile maaşı kendisine bile yetmiyor.İkinci bir yapmak zorunda olanlar o
kadar çok ki , insanın şaşırmaması mümkün değil. İkinci iş de iş olsa, sadece
adı var. Mecburiyetten neler yapmıyorlarki garson, tamirci, temizlikçi hatta
boyacı olanlar bile var.Sonra çalışırken bir yakının seni gördüğü zaman, onun
gözünde küçük düşüyorsun.
Yani anlayacağın oğlum Ali burada
çalışmakda ayıp..en iyisi gel...
-----Nuri
Bayan kılığına girmiştir, hafif kırıtarak ve aliyi süzerek tezgaha doğru
gelir.Alide ona bakıyordur. ---------
ALİ – Buyrun bayan!
NURİ – Merhaba, ben
bir kitap arıyordumda acaba burada bulunurmu diye baktım?
ALİ – (gözleri açılır) Bulunmasa
bile hemen bir tane icat ederiz.
NURİ – (güler) Ay! ne kadar da
şakacısınız öyle ayy! bayıldım size.
ALİ – Ayy! bende size bayıldım
bayan.
NURİ – (kendi
sesiyle) Biraz sonra sahiden bayılacaksın.
ALİ – Efendim
anlayamadım?
NURİ -- Kitabın
ismi diyorum, hıım neydi hay Allah ayy neydi canım.Sizde hiç yardımcı
olmuyorsunuz.Mehmet ali bey biraz yardımcı olurmusunuz.Ayyy! o adamı da hiç sevmem.Şey
neyse buldum galiba kitabın ismi “Saftirikler kralı”
ALİ – Ne biçim kitap ismi o öyle
canım..Neyse hemen bakayım. (Kitapları karıştırır) bakayım burda
yok burda olması lazım tüh Allah vallahi kalmamış.Siz bir saniye bekleyin ben
hemen o kitabı bulup getireceğim.
NURİ – Tamam ben
bekliyorum seni canım. (Ali giderken nuri kolundan tutar) Gel lan buraya
su katılmamış salak.
ALİ – Ama... ama.. ulan nuri sensin bu lan.
NURİ – Vallaha mı? (üstünü
çıkarmaya başlar) Öcümü almayacağımı mı sandın eşek herif.Eee,
nasılmış işletilmek şimdi düşün bakalım nasıl çıkarım bu işin içinde diye hadi
bakalım.
ALİ – Vay vay.
Bizim köydeki inatçı eşeğe hendek atlattılar deseler inanırdım ama senin bu
kılığa girdiğine rüyamda görsem inanmazdım. Nasıl oldu da böyle birşey yaptın?
NURİ – Biraz öç
almak birazda düşündüğümüz şeye ne kadar öküzlemesine daldığımızı görmek için
yaptım. Bak Ali gelirken düşündüm de biz bu kılıklarla, bu züğürtlükle
kırk yıl çalışsak ne olacak.Hayal alemi bile kabul etmez bizi. En iyisi biz bildiğimiz
daha doğrusu kaderin bize öğrettiği şeylerle ilgilenelim.Oğlum Ali geçenlerde
balıkçı İzzet ustayla karşılaştım.Bir yardımcı arıyormuş.Bana gel çalış dedi.
Sana haftada Yüz milyon veririm dedi.Fakat ben bu artistlik macerası yüzünden
kabul etmedim.Sanada söylemek istemedim.Yani anlayacağın ben bir karar verdim.O
da şudur ki kitap satmakla biryere gelemeyeceğimiz kesin, hiç kimse kitap
almıyor görüyorsun işte, biz baştan yanlış yollara girmişiz.Daha doğrusu doğru
olan şeylerin bu sistemde yeri yok. Bende hiç değilse balıkçıda çalışır ve bir
şeyler öğrenirim dedim.Ne dersin yanlışmı düşünüyorum.
ALİ – Haklısın birader bende az önce sen gittiğinde bir