İŞ HASTALIĞI
(Hacivat,
Karagöz'ün odasına gelmiştir.)
HACİVAT -
Aman Karagöz'üm, büyük geçmiş olsun!
KARAGÖZ -
Sağolasın Hacı Cavcav, hoş geldin!
HACİVAT -
Efendim iş seyahatimden döner dönmez hastalanıp yattığını öğrendim. Hemen
ziyaretine geldim.
KARAGÖZ -
Ziyafetime mi geldin?
HACİVAT -
Değil Karagöz'üm, yani seni görmeye geldim. Ateşin var mı?
KARAGÖZ -
Sigara mı yakacaksın?...
HACİVAT -
Ne sigarası canım! Yani koltuk altına bir cam boru koyup vücut sıcaklığına
bakmadılar mı?
KARAGÖZ -
Öyle söylesene, baktılar. Alnıma ıslak be koyup gittiler.
HACİVAT - Ateşin düşmüştür değil mi?
HACİVAT - Ateşin düşmüştür değil mi?
KARAGÖZ -
Düştü de, yatak yanmasın diye söndürdüm.
HACİVAT -
Canım şakayı bırak!... Neyin var?
KARAGÖZ -
Köftehor, bilmiyor musun, dededen kalma tahta bir ev ile herkese borcum var.
HACİVAT -
Allah iyiliğini versin, öyle değil!... Hastalığın adı nedir bilmiyor musun?
KARAGÖZ -
Adını unuttum ama Hacı Cavcav, tehlike geçmiş de biraz daha yatacakmışım...
HACİVAT -
Yaaa, demek ucuz kurtuldun...
KARAGÖZ -
Hay hay, solucan kalmamıştı da ucuz kurt buldum.
HACİVAT -
Neyse, bol bol dinlen Karagöz'üm!
KARAGÖZ -
Köftehor, beni kötü yola düşürmeye mi geldin?
HACİVAT -
Hayrola, ben şimdi sana ne söyledim?
KARAGÖZ -
Pataklarım ha! "Bol bol dilen Karagöz'üm" dedin ya... Burada ayıp
olmaz mı?
HACİVAT -
Ah efendim dilen olur mu, dinlen diyorum. Tehlike geçtiğine göre kısa zamanda
ayağa kalkarsın değil mi?
KARAGÖZ -
Sen ayağa kalkmamı bırak da bana ne getirdin onu söyle bakalım?
HACİVAT -
Şey... Telaş içinde unuttum Karagöz'üm!
KARAGÖZ -
Talaş içinde un mu yuttun?
HACİVAT -
Canım seni görmek için acele edince bir şey almayı akıl edemedim.
KARAGÖZ -
Köftehor, öyleyse git de yeniden gel!
HACİVAT -
Kusura bakma Karagöz'üm!
KARAGÖZ -
Sizin evden çorba getirdiler. Tatlı ile pirzola da istedim.
HACİVAT -
Aaaa!... Eve kolonya almıştım, sana bırakayım.
KARAGÖZ -
İyi olur, karyolanın altına koy!
HACİVAT -
Pekalâ Karagöz'üm!
KARAGÖZ -
Dur dur, oraya koyma Hacı Cavcav!...
HACİVAT -
Canım koydum bile... Aman, burası ne?... Karyolanın altı dükkân gibi dolu?...
KARAGÖZ -
Şey, biliyorsun beni herkes çok seviyor da... Kimi yemek getiriyor, kimi de
kolonya falan...
HACİVAT -
Bana bak, bu işin içinde bir iş var değil mi?
KARAGÖZ -
Şey Hacı Cavcav!... Şey işte...
HACİVAT
-Sen hasta falan değilsin!
KARAGÖZ -
Aman kimseye söyleme! Bırak da birkaç gün hem dinleneyim, hem de güzel yemekler
yiyeyim.
HACİVAT -
Pekalâ, karyolanın altında ki bu hediyeler ne olacak?
KARAGÖZ -
Şey işte, oğlum da onları her gün bir hastahane kapısına götürüp satıyor.
HACİVAT -
Allah iyiliğini versin! Bu yaptığın çok ayıp Karagöz'üm! "Geçmiş
olsun!" a gelenler senin bu yaptığını bir öğrenirlerse...
KARAGÖZ -
Kem küm, kem küm Hacı Cavcav!...
HACİVAT -
... Bir daha gerçekten de hasta olsan sana inanıp kimse gelmez biliyor musun?
KARAGÖZ -
Ne olacak şimdi?...
HACİVAT -
Olan olmuş... Bu seferlik ben de kimseye söyleyemem ama hemen kalkıp giyin!
KARAGÖZ -
Aman kimseye söyleme de, hemen giyiniyorum.
HACİVAT -
Pekalâ, bir haftadır karyolanın altında biriken kolonyaları falan, ne
yapıyorsun?
KARAGÖZ -
Şey Hacı Cavcav, söyledim ya, oğlum hergün bir kutu götürüp bir hastahane
kapısında satıyor. (Hacivat gider.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler