İFTARIN BÖYLESİ
(İki
arkadaş yolda karşılaşırlar.)
HACİVAT -
Aman efendim, canım efendim! Böyle nereden gelip nereye gidiyorsun Karagöz'üm?
KARAGÖZ -
Hay hay, dereden gelip dereye gidiyorum. Hacı Cavcav!
HACİVAT -
Hah hah hah!... Seninle anlaşıp konuşmak için bin düşünüp bir söylemek lâzım...
Söylediklerime hemen de neler bulup benzetiyorsun, neler uydurup
yetiştiriyorsun!
KARAGÖZ -
Köftehor, benzettiklerimle uydurduklarım hoşuna gitmiyorsa başka arkadaş bul
kendine!
HACİVAT -
Canım yalnız benim değil, bütün dünyanın hoşuna gidiyor amma bazen de insanın
canını sıkıyorsun?
KARAGÖZ -
Beni rahat bırak da kendi yoluna git!
HACİVAT -
Ne demek efendim, konuşa konuşa beraberce gidiyoruz işte... Şu mübarek Ramazan
gününde bakıyorum çok neşelisin!
KARAGÖZ -
Hiç sorma Hacı Cavcav, öyle neşeliyim ki içimden seni güle oynaya bir güzel
pataklamak geliyor.
HACİVAT -
Karagöz'üm bırak şimdi şakadan pataklama laflarını da yüzünde güller açıyor.
KARAGÖZ -
Haklısın, yüzümde güller açıyor, kulaklarım karanfil saçıyor, burnumda
menekşeler uçuyor.
HACİVAT -
Aman Karagöz'üm, maşallah, ne güzel şair gibi konuştun.
KARAGÖZ -
Hay hay, istersem Mahir gibi, istersem Karagöz gibi konuşurum.
HACİVAT -
Her neyse, Ramazan'la aranız nasıl bakalım?
KARAGÖZ -
Çok iyiydi amma dün bozuştuk Hacı Cavcav!
HACİVAT -
Vah vah, ne oldu da orucu bozdun canım?
KARAGÖZ -
Pataklarım ha, ne oruç bozması?
HACİVAT -
Efendim "Dün bozmuştuk!.." demedin mi?
KARAGÖZ -
Köftehor, bakkal Ramazan'ı sormadın mı? Tam Ramazan başında veresiyeyi kesti de
aramız bozuldu.
HACİVAT -
Allah iyiliğini versin, ben o Ramazan'ı söylemiyorum. Yani oruçla, iftarla aran
nasıl?
KARAGÖZ -
Benim aram çok iyi de cüzdanımın arası yok!
HACİVAT -
Hah hah hah!... Aman Karagöz'üm beni güldürmesen olmuyor. Ramazan'dan sonra
sana iyi bir iş bulurum, borçlarını da ödeyip rahat edersin...
KARAGÖZ -
Allah razı olsun Hacı Cavcav!
HACİVAT -
Cümlemizden efendim... İnsanlık öldü mü? şurada yediyüz küsür yıllık
dostluğumuz var.
KARAGÖZ -
Aman birader, dostluk dedin de aklıma geldi. Bizi bu akşam iftira davet etsene!
HACİVAT - Canım ben zaten davet edecektim amma... Sen iftira kendini zorla davet ettiriyorsun.
HACİVAT - Canım ben zaten davet edecektim amma... Sen iftira kendini zorla davet ettiriyorsun.
KARAGÖZ -
Pataklarım ha, sana yardım ediyorum.
HACİVAT -
Canım efendim, iftira gelmek için aramızda teklif mi var?
KARAGÖZ -
Aman ne iyi Hacı Cavcav! (Vurur.)
HACİVAT -
Karagöz'üm ne vuruyorsun?
KARAGÖZ -
Öyleyse sahura da davet etsene! (Vurur.)
HACİVAT -
Efendim vurmaya ne lüzum var, sahura da buyurun!
KARAGÖZ -
Hangi iftira, hangi sahura buyuralım Hacı Cavcav?...
HACİVAT -
İkisine de istediğiniz zaman buyurun!...
KARAGÖZ -
Köftehor, dün akşam yatakları da sırtlanıp geldik ama evde yoktunuz?
HACİVAT -
Şey Karagöz'üm... Biz de iftira davetli idik ama haber verseydiniz gitmezdik...
KARAGÖZ -
Öyleyse her akşam evde durun!
HACİVAT -
Canım öyle şey olur mu?
KARAGÖZ -
Pataklarım ha!... Başka yere davetli olsak bile oradan çıkıncı size yine
geliriz.
HACİVAT -
Karagöz'üm her akşam beklenir mi?
KARAGÖZ -
Beklemezseniz bizim iftar payımızı hergün gönderin!
HACİVAT -
Eh, bu daha iyi... Şey, iyi de dün akşam yataklarınızla neden geldiniz
anlayamadım?
KARAGÖZ -
Köftehor, sahura da kalkacaktık... O saatten sonra eve gidecek hâlimiz yok
ya... Yatak sırtımızda yollarda mı uyuyalım? (Karagöz gider.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkürler