- PERDE
Sahnede iki masa var. Biri Baş komiserin diğer ise Pakize Hanım’ın
masasıdır.
(Çaycı Hıdır içeri girer elindeki bezle masaların tozunu alır. Kendi
kendine şarkı söylüyor. Bir ara birden durur ve düşünür. Sahnenin ortasına
kadar gelerek)
Çaycı: Yav ben Güngör Baş komiserime verdiğim parayı yazmayı
unuttum. Az daha gididi göz gere göre
paralar.
(Pakize Hanım’ın masasının önündeki sandalyeye oturur. Cebinden uzun bir
liste ve kalem çıkarır. Kalemi tükürükledikten sonra listenin en altına
bir şeyler yazar).
Çaycı: 20 milyon dolar olarak hesap edersek du bahayım 20 dolaar,
oh be, şimdi rahatladım işte.
(Hıdır Pakize Hanım’ın masasını temizlemeye devam eder. Bir taraftan
önlüğüyle diğer taraftan bezle silmektedir. Bir ara Pakize’nin masasına
tükürür.)
Çaycı: Henüz girmiş 13-14 yaşınaaaa (Birden durur, bezi masanın
üzerine atar).
Çaycı: Ne 13-14’ü, 35
otuzbeeeş yav ne gaddar silsem gelip gusur bulacak. Evde kaldı, acısını bizden
çıkari.
(Pakize hanım içeri girer).
Çaycı: Günaydın Pakize Hanım
Pakize: Günaydın Hıdır Usta.
Çaycı: Çayda yeni çöktü ha,
sen de hele şele yeren bir çök de bir bardak getirem sana, afiyetnen içesen.
Pakize: İyi olur ama, tükürmeden sildiğin bardaklardan birine
doldur çayı, lütfen!!!
Çaycı: Nebalımı alma
Pakize Hanım, nerden çıktı bu söylentiler bilmem ki, Allah’a şükür sular şırıl
şırıl ahi. Tükürüknen işim ne, burası İstanbul mu?
Pakize: Geçen hafta iki gün sular kesikti, peki nasıl
temizlemiştin o bardakları bakayım?
Çaycı: Hah! Tertemiz idi değil mi? İşin orasını garıştırma, meslek
sırrı söylenmez. Üstelik su kaynaklarımı açıklayamam.
Pakize: Ayyyy, iğrençsin Hıdır Usta.
(Hıdır gider, Pakize çekmecesinden çıkardığı bezle masasını tekrar siler.
O sırada baş komiser içeri girer. Baş komiserin elinde bir simit vardır.)
Pakize: Günaydın baş komiserim.
Baş Kom: Günaydın Pakize Hanım
Pakize: Yine aceleyle çıkmışsınız evden, kahvaltınız elinizde.
Baş Kom: Valla evden bir kaçtım ki sorma, benim küçük oğlan
tutturmuş baba bana bisiklet al. Sabah 5’te kapı önünde nöbete durmuş. Büyüğü de
6 ortalı coğrafya defteri istiyor. Eeeee ay sonu, elde avuçta yok.
Pakize: Yine pencereden atladınız o zaman desenize.
Baş Kom: Bir gün bir yeri mi kıracağım ama ne zaman bilmiyorum. Hıdır
Hıdıııır. (Çaycı içeri girer)
Baş Kom: Bana duble bir çay getirde bir kahvaltı yapayım.
Çaycı: Davuşan ganu çayu şimdi getirim Baş komiserim.
Baş Kom: Ha! Hıdır… (Çaycıya yaklaşır, Pakize’nin duymayacağı bir
ses tonuyla) Ya Hıdır Usta aslında sana yüzüm kalmadı ama sen bana 10 milyon
daha borç versene. İkisinin bir ayın birinde öderim.
Çaycı: Ayıp ettin baş komiserim. Dolar bazında ödedikten sonra
istersen 2007 yılının birinde öde. Lafı mı olur. Hem seninkine borç bile denmez.
Dur bakayım bir (Hıdır listeyi çıkarır. Listenin bir ucu yere değmektedir).
Çaycı: Baş komiser İbrahim’in borcunu görsen dudağın uçuklar. Adam
beni görmemek için yıllık izine çıkmış.
Baş Kom: Sağol Hıdır Usta, bu iyiliğini unutmayacağım.
Çaycı: Endişelenme baş komiserim. Sen unutursan ben sana
hatırlatırım. (Çaycı sahneden çıkar.
Bu arada baş komiserin telefonu çalar).
Baş Kom: Trafik şubesi Baş komiser Hasan…. Daha yeni oturdum
karıcığım. Bari burada biraz kafamı dinlim. Ne… oğlan okula gitmem mi diyor.
Niyeymiş?... ayakkabısının altı mı delikmiş? Tamam tamam, akşam tamir ederim.
Tamam hadi… yine ne var?... ne arkadaşları memur çocuğu diye dalga mı geçiyormuş?
Güzelin bu yaştan sonra popstar yarışmasına mı katılayım? Tamam akşam konuşurum
onunla… görüşürüz.
(Çaya içeri girer önce Pakize Hanım’a çay verir. Pakize Hanım bardağı
inceden inceye inceler. Çaycı Baş komiserin masasına doğru giderken)
Çaycı: Buyurun çayınız Baş komiserim.
(Baş komiser elindeki simidin yarısını böler ve yemeye başlar. Diğer
ayrısını çekmeceye koyar).
Baş kom: Şöyle bırakıver Hıdır Usta
(Hıdır çayı bıraktıktan sonra hafif geriye çekilerek Baş komisere üzgün
üzgün bakar)
Çaycı: Vah Baş komiserim vah ömrün okumaklan geçti. Gendine bir
külüstür hacı murat bile alamadın.
Baş kom: Yaramı deşme Hıdır.
Çaycı: Geçen babam köyden beni görmeye gelmişti. Geri gittiğinde
benim ne büyük adam olduğumu anlatmış ordaki herkese. Büyük büyük adamlara borç
para veri demiş. Onlarda çocukları okuldan alıp köyün gahvesine çırah olarak
vermişler.
Baş Kom: Yok ya! Şimdi çocuklar okula gitmiyorlar mı?
Çaycı: Yoh yoh! Allah’tan köyün öğretmeniynen imamı girmiş araya
da okulda çay demleme dersi yapılması şartıyla tekrara okula vermişler.
(Hıdır son sözlerini söylerken Baş komiser masasındaki evrakları
karıştırır. Hıdır’a haddini aşma gibisinden öksürür. Hıdır kendini toparlayarak
ayağa kalkar ve Pakize ters ters bakarak dışarı çıkar. Pakize Hanım da oh oh
işareti yapar.)
Baş Kom: Ah Pakize Hanım,
bu ekonomik kriz mahvetti hepimizi.
Pakize: Hele beni Baş komiserim. Arabamı iki günde satmasan asıl o
zaman görün siz mahvolmayı. Daha çeyizlerimi bile hazırlayamadım parasızlıktan.
Baş Kom: Allah sonumuzu hayır etsin.
Pakize: Amin Baş komiserim Amin.
(Polis memuru Firuze ayağını paspasa sildikten sonra içeri girer.)
Firuze: Günaydııın.
Pakize: Günaydın Firuze.
Firuze: Baş komiserim uygulamaya geçiyoruz. Bir diyeceğiniz var
mı?
Baş Kom: Ramazan müdürüm dün telefon açtı. Uygulamada kurallara
uyan sürücülere Teşekkür Belgesi vereceğiz. Uymayanlara da burada eğitim
vereceğiz. Trafik andını okutup imza attıracağız. Sen buraya getir sürücüleri ben
gereğini yaparım. Hadi kolay gelsin.
Firuze: Sağolun Baş komiserim.
(Firuze dışarı çıkar. Pakize masasından kalkarak başkomiserin masasına
imzalanmak üzere evraklar getirir.)
Pakize: Buyurun Baş komiserim hafta sonu görevleri.
Baş Kom: Size görev var mı Pakize Hanım?
Pakize: Olmaz olur mu baş komiserin. Bekarız diye her göreve beni
yazıyorlar. Hayırlısıyla iyi bir kısmet bulup ta evlensem de kurtulsam şu görevlerden.
(Ellerini açarak dua eder) Amin. Baş komiserim siz de amin deyin.
Baş Kom: Amin Pakize hanım
Amin.
(Baş komiser evrakları imzalarken)
Baş Kom: Neyi özledim biliyor musun?
Pakize: Neyi Baş komiserim?
Baş Kom: Bir hafta sonu evde şöyle çizgili pijamalarımla televizyonun
başında uzanıp uyuklamayı.
Pakize: Biz trafikçiyiz Baş komiserim. Direksiyon başında
uyuklayan şöförler oldukça bizim hafta sonlarımız daha çok görevle geçer.
Baş Kom: Haklısın Pakize Hanım haklısın.
(Pakize Baş komiser imzaladıkları
evrakları alır, masasına gider. Bu arada içeriye çaycı girer. Boş bardakları
alır. Pakize bardağının kaldırıldığı yeri bezle temizler)
Çaycı: Çayları tazelim mi?
Pakize: Bayat çayları tazelemenin de mi bir yolunu
buldun yoksa?
Çaycı: Pakize hanım kızmasan sahan bir şey diyecem
Pakize: De bakalım
Çaycı: Her şeyi bele
igneden ipliğe gadar incelemek doğru mu ecebe?
Pakize: Niye?
Çaycı: Çaylara bayat
disin. Ben dim ki bayatlığı insanlar açısından düşünürsek sahan yaşında sormim,
ben diyem 35 sen de 40.
Pakize: Eeeee ?
Çaycı: Bu yaşa gadar niye
evlenmediğini de sormim, bah dikgat et
şimdi esas sorum geli. Sence 35 dakka önce demlenen çay mı bayat yoksa
35 yıldır gendi gendi demlenen sen mi?
Pakize: Bak Baş komiserim
bana ne diyo ya!
Baş Kom: Hıdııır!
Çaycı: (Pakize’ye dönerek)
Bacım aynen senin gibi çoh titiz olan bir komşu gız vardı.
Pakize: Eeee?
Çaycı: Eysi Allah. En
sonunda tımarhaneye attılar.
Baş Kom: Hıdııır!
Çaycı: Başgomserim
pakizeynen ne kadar didişsekte bacım gadar
severim gendisini bu titizliği yüzünden evde galacak ondan gorkiim.
Baş Kom: Hayırdır ne oldu
ki?
Çaycı: Geçenlerde çevik
kuvvetten genç bir arkadaşnan biraz sohbet ettik. Adam bizim Pakize’yi görmüş,
beğenmiş. Bana sordu huyu hasleti nasıl diye. Dedim Allah için mert kızdır.
Biraz da temizliğe düşkün. Bende Pakize’ye haber verdim dedim bele bele. Ertesi
gün çocuk geldi. İçeri adım atmıştı ki Pakize adama bir fırça kaydı. Bizim
damat adayı ayağını paspasa silmemiş. Tokalaşmak için elini uzattı. Bir fırça
daha yedi. Neymiş elini yıkamamış. Damat elini yıkaması için lavaboya gitti.
Gidiş o gidiş. Tuvaletin penceresinden gaçmış.
Pakize: Baş komiserim bu
yine ne anlatıyo size.
Baş Kom: Verilmiş
sadakaların ne büyük belaları defnettiğinden bahsediyor Pakize hanım, sizinle bir
alakası yok.
Baş Kom: (Çaycıya Dönerek)
Ben bi lavaboya gidiyorum. Hem de tuvaletin camına bir göz atayım. Hiç düşünmemiştim
bak. Hanım geldiğinden belki bende kullanırım orasını.
(Baş komiser ve çaycı gider.
Polis memuru Firuze yanında bir adamla içeri girer. Girerken ayağını paspasa
siler. Adamın gözünde siyah güneş gözlükleri vardır.)
Pakize: Hayırdır firuze,
bu beyde kim böyle.
Firuze: Trafik ışık ihlali
yapan bir vatandaş. Baş komiserim buraya getirmemizi istedi. Bu beyde kırmızı
ışıkta geçti.
(Kör adam eliyle yoklayarak
Pakize’nin masasını bulur ve masaya elini koyarak)
Kör Adam: Vallaha ben
sarıda geçtim yinge, yalan söylüyorsam iki gözüm kör olsun.
Pakize: Ne yengesi, ben
bekarım çekin şu ellerinizi masamdan.
Kör Adam: Ne bekar mı?
Aslında bende bekar ve yakışıklı bir gencim.
(Çaycı içeri girer. Kör adam
görüyormuşçasına yere bakıyor)
Çaycı: Ne gurban bir şey
mi kaybettin.
Pakize: Bey efendi
aracıyla kırmızı ışıkta geçmişte, sarı diye diretiyor. (Çaycı adamın kör
olduğundan emin olmak için ellerini adamın gözünün önünde gezdirir)
Kör Adam: Bana iftira
atıyorlar Baş komiserim, hayatımda hiç trafik kuralı çiğnemedim. (Çaycı eliyle
hey yavrum hey anlamına gelen işaret yapar. Kör adamı komserin sandalyesine
oturtur)
Çaycı: Sen ahan benim
masamda otur. Biraz sonra çaycı gelecek, iki çay iste ben geliyim.
(Baş komiser ellerini mendille
kurutarak içeriye girer, mendili cebine koyarken adamı görür. Pakize’ye
dönerek)
Baş Kom: Bu da kim?
Pakize: Muhteşem çaycımız
Hıdır’ın son numarası.
Kör Adam: Çaycı mı geldi?
Baş Kom: Hoş geldiniz beyfendi.
Çay kahve alır mıydınız?
Kör Adam: İki çay getir
oğlum, biri açık olsun.
Baş Kom: Hangisi açık
olsun kafanızdan dökülecek olan mı?
Kör Adam: Terbiyesizlik
yapma, ben Baş komiserin arkadaşıyım
Baş Kom: Hıdır Hıdır!
Çaycı: (Gelir) Buyrun
Baş Kom: Utanmıyor musun
gözleri görmeyen bir adamla alay ediyorsun.
Çaycı: Baş gomiserim bu
senin bildiğin adamlardan değil. Buraya niye getirmişler bilir misin? Gırmızı
ışık ihlali.
Kör Adam: Sarı sarı.
Baş Kom: (Pakize’yle Hıdır’a
dönerek) Özür dilerim arkadaşlar der. Kör adama da sen de yanında birileri
olmadan caddelerde yürüme)
Kör Adam: Korkudan kimse
yanıma gelmiyorlar.
Çaycı: Yani komserim kimse
arabasına binmiy.
Baş Kom: (Köre döner)
Ehliyetim var deme sakın düşer bayılırım
şimdi.
Kör Adam: Var tabi bakın
(Cebinden bir kart çıkarır.) Buyurun.
Baş Kom: Kartın üzerinde
yazıyı okur. Şu anda bu kartın üzerindekilerini birileri okuyorsa
kazıklandığını anlamışsındır. Sana demedim mi bu devirde kimseye güvenilmez.
Ehliyet senin neyine, dön Şinasi köyüne biricik arkadaşın Abuzittin.
Kör Adam: Vay anam vay.
Banka gibi hortumladılar beni.
Baş Kom: Nüfus cüzdanın
var mı bari?
Kör Adam: (Cebinden
çıkarmaya çalışırken) Abuzittin çalmamışsa vardır. cüzdanı çıkarırı. Baş
komisere verir.
Baş Kom: Cüzdanı inceler.
Adı:Şinasi, Soyadı: İyigörür, Baba Adı: Saffet, Ana Adı: Marifet. Bu halde
trafiğe nasıl çıkıyorsun sen yav?
Kör Adam: Benim kap gözüm
açık Baş komiserim. Ulan Abuzittin yaktın beni. Yol boş düm düz git dedin. İki
metre gitmedim trafik polisi yakaladı beni.
Baş Kom: Neyse neyse
tamam. Pakize hanım, bey efendi hakkında tutanak tutun. Gerekli işlemleri
yapın.
(Bu sırada Firuze gelir, bir
elinde değnek vardır. değnekle körü biraz dürter. Pakize’nin kulağına eğilir)
Kör Adam: Karakolda
işkence yapıyorlar. Şikayetçiyim.
Firuze: Ne o, görücü mü
gelmiş yine sana.
Pakize: Üfff. Firuze git
başımdan. Bi de senle uğraşmayayım.
Firuze: Pardon bu görücü
değil sürücüydü di mi? hehehe!!
Pakize: Bak susmazsan Baş
komiserime söylerim, seni depocu yapar valla.
Firuze: Aman aman, hayret
bir şeysin. Senin gibi yalakalıcılık yapmaktansa Hıdır’a 5 milyar borcum olsun
daha iyi.
Firuze: (Elindeki değneği
körün eline vermek için uğraşır)
Kör Adam: (Bağırarak)
AİHM’ye baş vuracam. Burada işkence yapıyorlar der.
(Perde kapanır)
II. PERDE
Sahnede aynı kişiler vardır yine.
Tam perde açılırken bir araba sesi gelir. Sesi çıkaran Fren Osman’dır. Masaları
dolaşır. En sonunda Baş komiserin masası önünde durur.
Baş Kom: Oooo, hoş geldin
Fren Osman.
Fren Osman: Hoş bulduk
devletimin Baş komiseri.
Firuze: Baş komiserim
bakın Fren Osman her zaman ki gibi trafik kurallarına tam olarak riayet etti.
İzninizle Teşekkür belgelerimizden birisini kendisine takdim etmek istiyorum.
Baş Kom: Yoooo. Frenin
Teşekkür Belgesi’ni bizzat ben takdim edeceğim. (Masanın üzerinden bir belge
alır, bir şeyler yazar, Fren Osman’a uzatır.) Al bakalım Fren, sen bunu hak
ettin.
(Baş komiser Fren Osman’la tokalaşır.
Freni yanaklarından öper. Fren Osman büyük bir sevinçle koşarak gider,
Firuze’yi öper. Sonra Pakize’nin masasının yanına gider. Pakize birden kalkar
ve Baş komisere dönerek)
Pakize: Baş komiserim ben
gidip uygulamaya katılan arkadaşlara yardımcı olayım.
Baş Kom: (Gülerek) Tamam
Pakize Hanım, tamam.
(Pakize kaçarcasına dışarı çıkar.
Fren, körün yanına gider. Ses çıkmayınca Fren (düüüt düüüt) der. Kör şaşkın bir
vaziyette ayağa kalkar. Elindeki değnekleri Fren’in sağına soluna sonra da
kafasına vurur)
Kör Adam: Oh be insanmış.
Bende araba bana çarpacak zannettim, ödüm koptu.
(Fren komserin yanına gelir. Bu
arada içeriye çaycı girer)
Baş Kom: Eeee, anlat
bakalım Fren. Kaç gündür nerdesin?
Fren Osman: Sanayideydim Baş
komiserim. Benim arabanını sorunu vardı, onunla uğraştım.
Baş Kom: Ne oldu
halledebildin mi bari?
Fren Osman: Eskisinden
daha iyi ama uzun yolda acayip sesler çıkarıyor. (eliyle gaz sesi çıkarıyormuş
gibi işaret yapar)
(Çaycı söz karışır. Baş komiserin
kulağına sessizce)
Çaycı: İki gündür zahirli
ishalden hastane de yatidi. Baş komiserim benim büyük çağayı hastaneye
götürdüğümde rastlamıştım garibe.
Baş Kom: Geçmiş olsun
Fren. Peki karnın aç mı?
(Fren kafasını öne eğer. Baş
komiser çekmecesinden çıkardığı yarım simidi Fren Osman’a uzatır.)
Baş Kom: Açtır aç, al
hadi. Öğle yemeğim ama senin kısmetinmiş. Hıdır Usta Fren’e benden bir çay
getir, duble olsun.
Çaycı: Başgomserim (simidi
göstererek) bu gerçekten senin öğle yemeğin miydi?
Baş Kom: Niye, bilmez
misin Hıdır Usta, büyün polis arkadaşların durumu benim ki gibi.
Çaycı: Bilim başgomserim
bilim de elimden bir şey gelmez ki. (Biraz düşünür, cebindeki paraları kontrol
eder) Arkadaşlar bugün öğle yemeğiniz benden. Şele bir buçuk İskender, yanında
da ayran, ne dersiniz?
Firuze: (Hıdır’ın sırtına
vurarak) Ne diyelim Hıdır Usta Allah deriz Allah.
Çaycı: Tamam
anlaştık. Ben şimdi Frenin çayını
getirem. (Hıdır gider).
Fren Osman: Baş komiserim
sana bir fıkra anlatayım mı?
Baş Kom: Anlat bakalım
Fren Osman: (Bir yandan
simidi yer) adamın biri kırmızı ışıkta
Kör Adam: Sarı sarı
Fren Osman: Kırmızııııı
Kör Adam: Sarııı
Fren Osman: Kırmızıııııı
(devam eder bu durum biraz)
Kör Adam: En büyüüüüüük
Fren Osman: TÜRKİYE….
(Seyirciye dönerek zıplar) Cimbom diyeceğimi zannettin değil mi?
Baş Kom: Devam et sen
Fren.
Fren Osman: (devam eder).
Kırmızı ışıkta geçmiş. Trafik polis dur. Durmuş görmüyor musun demiş, kırmızı ışık yandı. Adam demiş ki onu gördüm
de sizi görmedim memur bey.
(Baş komiser sesli bir şekilde
güler. Fren’in ayakkabılarını gösterir).
Baş Kom: Lastiklerini daha
geçen ay değiştirmiştik. Bakıyorum da yine uzun yol yapıp gelmişsin. Kaportada bayağı aşınmış. Bu arada ay
başına kadar idare et, yine arkadaşlar arasında para toplayıp sana baştan aşağı
bir bakım yaptıralım.
Çaycı içeri girer ve çayı Fren
Osman’ın önündeki masaya bırakır)
Çaycı: Baş gomserim asayiş
ekibi gelmiş, dışarıda bekliyor. Şu Abuzittinzede için.
Baş Kom: Ha, tamam. Firuze
Hanım, Şinasi Bey’i ekibe teslim et, olanları da anlatda gereken işlemleri
yapsınlar.
Firuze: Tamam Baş komiserim.
(Firuze ile kör adam dışarı
çıkarlar. Fren Osman bir yandan çayını iştahla içerken simidi iştahla yer)
Fren Osman: Baş komiserim
sana bir fıkra daha anlatayım mı?
Baş Kom: Anlat tabi.
Fren Osman: Trafik polisi
arabayı durdurmuş,şöföre demiş ki ehliyetiniz lütfen. Şöförde demiş ki polise:
Verdiniz mi ki istiyorsunuz? He he he he.
(Baş komiser gülerek Osman’ın
yanına gelir)
Baş Kom: Hadi gel Fren seni ekiple evine
bıraktırayım, biraz dinlen. Bak daha hastaneden yeni çıkmışsın. Pardon
sanayiden.
(Baş komiserle Fren dışarı
çıkarlar. Pakize içeri gelir. Biraz sonra Baş komiser gelir)
Çaycı: (Çay getirir,
birini Baş komisere birini Pakize’ye verir.
Pakize: Bu ney ya! Buz
gibi kola mı çay mı belli değil!!
Çaycı: Yeni birini
getirsem ne olacak ki. Ne gaddar sıcak olursa senin elin değdi mi buz kesiliy
güzelim çaylar.
Pakize: Baş komiserim bu
yine benimle uğraşıyo.
Baş Kom: (Sinirli)
Hıdıııır!
Çaycı: Başgomserim hani
ben size yaptığım iyiliği hatırlatırım
demiştim ya, hatırlatma hakkını Pakize Hanım’da kullanmak istim.
Baş Kom: Ya karıştırma
şimdi onu sen (aşk olsun dercesine)
Çaycı: Ama baş gomserim
garaçalı suyundan demlediğim güzelim çaya gusur buli.
Baş Kom: Tamam tamam uzatmayın yeni bir çay getirde kendini
affettir (kalkar) Hıdır al şu 5 milyonu ben Ramazan müdürün yanına gidiyorum.
Benim hanım gelirse bu parayı ona ver, başka da parası yok de, gönder.
(Çıkar gider)
Çaycı: Ulan şu garı
milleti de yohtan anlamaz ki bir türlü.
Pakize: Herkesin cebinde
senin gibi tomarla parası yok Hıdır Efendi.
Çaycı: Eeeee, para gazanmak
ele kolay değil. Bizde senin gibilere hizmet
ediyoz. (Der dışarı çıkar.)
(Travesti içeri girer, Pakize
masada oturmaktadır)
Travesti: Tünaydın şeker
kız.
Pakize: Efendim?
Travesti: Yani günaydının
öğleye yakını.
Pakize: Buyrun bir şey mi
istemiştiniz?
Travesti: Ben baba Hasan’ı
aramıştım.
Pakize: Baba Hasan mı?
Burada öyle birisi yok beyefendi. Pardon hanımefendi. Amaaan neyseniz işte.
Travesti: Ama buraya
tayini çıkmış şekerim öyle dediler.
Pakize: Hasan baba, Hasan
Babaaa (biraz düşünür) Hasan Baş komiserim olmasın aradığınız?
Travesti: Ay Baba Hasan Baş
komiser mi oldu? İstanbul’da komserdi o ayol.
Pakize: Birazdan burada
olur, şöyle oturun isterseniz.
(Travesti Baş komiserin masasının
karşısındaki sandalyeye oturur. Bir sigara yakar. Tam bu sırada Baş komiser
gelir)
Pakize: Hah, işte geldi.
(Baş komiser şaşkın bir ifadeyle travestiye
doğru yaklaşır.)
Baş Kom: Döndüüüüü?
TRAVESTİ: Eveeet (gülerek)
Baş Kom: (Şaşkın) Ne işin
var senin burada
Travesti: Hoş bulduk aaaa. İnsan önce bir hoş geldin der ayol.
Baş Kom: Gözlerime
inanamıyorum. Neden geldin taa İstanbul’dan buralara.
TRAVESTİ: Sorma Hasan
Baba. İstanbul’da bir taraftan banka hortumlayanlar, bir taraftan bizi
hortumlayanlar…. E5’de bize çarpanlar, ay kaçtım geldim vallahi.
Baş Kom: Umarım hep burada
kalmayacaksın Döndü?
TRAVESTİ: Neden? Vallahi
ben bayıldım buraya.
Baş Kom: Yapma Döndü,
burada yaşayamazsın sen.
TRAVESTİ: Bakarız birkaç
gün deneriz, olmazsa geri dönerim. Hem gakkoşlarda çok yakışıklıymış diyorlar.
(Çaycı içeri girer. Ayağa kalkar.
Ayyyy ne şeker şey, yanına gider, bir makas alır.
TRAVESTİ: Ay sen gakkoş
musun?
Çaycı: Gakkoş gakkoş,
elhamdülillah.
TRAVESTİ: Doğruymuş
desenize.
(Hıdır Pakize’ye ters ters
bakar)
Çaycı: Seni kesin Pakize
ayarladı. (Pakize’ye dönerek) Söyle bakalım. Polis okulu arkadaşın mı?
Pakize: Baş komiserin
arkadaşı ama bakarsın seninde arkadaşın olur.
Çaycı: Allah gorusun
(Döndü Hıdır’ın etrafında
dönerek)
Travesti: Adın neydi
senin?
Çaycı: (Sert) Hıdır!!
Travesti: Ayy ne güzel
isim
(Hıdır Pakize’ye bakar. Pakize oh
oh çeker. Döndü komserin masasın önündeki sandalyeye oturur)
Travesti: Ay Hasan baba
ben burada kalmaya karar verdim.
Baş Kom: Yapma Döndü
burada yapamazsın sen.
Pakize: (Baş komiserin
yanına gelir yalvararak) Ne olur gitmesin.
Çaycı: (Baş komiserin
yanına gelir yalvararak) Gençliğime acı. Nerden geldi bu dallama ya?
Baş Kom: (Maalesef
anlamında) İstanbul’dan Şişli ekipler amiriyken tanışmıştık Döndü’yle.
Travesti: Ay evet. Beni
linç edilmekten kurtarmıştı. (Baş komisere sulanarak Baş komiseri sesli bir
şekilde öper)
Baş Kom: Tamam tamam öpme
artık.
Travesti: Ay tamam kızma
istersen gidip Hıdır’ı öpeyim. (Hıdır’a doğru koşar. Hıdır kaçmaya başlar, masanın etrafında dönerler.
Pakize’nin masası yanında çaycı Allah’ım
ne günah işledim ben der.)
Pakize: İki saniye düşün,
bulacağından eminim.
Travesti: (Pakize’ye
bakarak) Ay ne şeker kız, ismin neydi senin. (Hıdır lafa karışır)
Çaycı: Pakize ama ona
kısaca Pak diyebilirsin. Biraz temizliğe düşkündür. Heheheh.
Travesti: Kız Pak, bu
yakışıklı çaycı bekar mı?
Pakize: Evet evet. Hatta
orta boylu, yeşil gözlü biraz kilolu erkeksi bayanlardan hoşlanır.
Travesti: Ay ciddi misin
kız? (Elleriyle saçlarını arkaya atar. Hıdır’a doğru gider.)
Çaycı: Allah’ım beni bu
beladan kurtar artık, borçlularımı sıkıştırmayacağım.
Travesti: Ay borçlun
olayım senin, sıkıştır beni Hıdır.
(Hıdır Baş komisere koşar,
kulağına fısıldar. Biraz uzaklaştıktan sonra)
Çaycı: Başgomserim benim
tayin yazısı geldi mi?
Baş Kom: Iııı geldi Hıdır
geldi. Artık ilişiğini kesebiliriz.
Çaycı: İstanbul’dan
(bastırarak söyler) istediğiniz bir şey var mı? Yarım saat sonra otobüsüm
kalki.
Baş Kom: Aaa evet, Şişli
ekipler amirliğinde uğra da selam söyle.
Çaycı: Baş üstüne
Başgomserim. Ben artık gidiyim. Hakkınızı helal edin. (Koşarak gider.)
Travesti: Hasan Baba
düşündüm de burası bana göre değil.
(Pakize’nin yanına gider,
kulağına eğilir)
Travesti: Kız bu yakışıklı
çaycının tayini nereye çıktı İstanbul’da.
Pakize: Bakırköy’e
Bakırköy’e.
Travesti: Ay sağol şekerim
hadi çüüüüz.
(Baş komiserin yanına gelerek)
Travesti: Galiba ben
İstanbul’a dönsem iyi olacak. Gideyim de ilk otobüse kavuşayım bari. Hadi çüüz.
(Döndü koşarak çıkar)
Baş Kom: Dur bu halde
dolaşma ortalıkta. Bir taksi çağırayım bari dur Döndüüü. (koşarak Döndü’nün
arkasından çıkar. Pakize’de onun arkasından koşarak çıkar)
SON
Baş komiser: Mehmet
Karakaya Yönetmen: Mehmet Karakaya
Çaycı: Özge
Özcan Yön.Yard : Özge
Özcan
Pakize: Alev
Önder Kostüm : Ömer
Orhan
Firuze: Berfe
Uslusoy Makyaj : Demet
Kul
Kör Adam:
Demet Kul Sulflör : F.Yıldız
Uran
Fren Osman: F.
Yıldız Uran Dekor
: Alev Önder
Trvesti: Ömer
Orhan Müz.Sor. : Berfe
Uslusoy